Bilim ve Kültür Alanında Bağımsızlık

Ulusal Eğitimde Ulusal Dil

Back to: Ulusal Dilimiz Türkçe

Visit: Cesa, Bilimsel Araştırma Programları ve Türkçe Atatürk Onuru

 

Atatürk, Türkçenin ulusal nitelik kazanmasını aynı zamanda ulusal bağımsızlığın da bir gereği olarak görmekteydi. Bağımsızlığı bir bütün olarak kabul eden ve tam bağımsızlık ilkesini benimseyen Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Lausanne Antlaşması ile elde edilen siyasal bağımsızlığın ekonomi ve kültür alanında da sağlanması gerektiğine inanıyordu.

"Atatürk bu çabalarıyla ulusal kurtuluş mücadelemizin ikinci bir dönemini açmıştır. Bu mücadelenin birinci dönemi siyasal ve ekonomik bağımsızlığımızla sonuçlanmıştır. İkinci dönemin amacı kültürel bağımsızlığımızdır. Bunu elde etmedikçe uygar uluslar sıralanmasındaki yüksek yerine geçemiyecektir" (Y.Kadri Karaosmanoğlu, 1971, Atatürk, Istanbul).

"Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır"

Türkiye'nin bilimsel bağımsızlığına kavuşabilmesinin temel ögelerinden birisi de, Atatürk'ün genç nesillere emanet ettiği Türkçe'yi uluslararası konulu bilimsel yayınlarda kullanarak layık olduğu en üst düzeye çıkartmaktır. Bu aynı zamanda ben Türküm diyen herkesin milli borcudur. Hal böyle iken, bir diğer gerçek ise Türkiye'de bilim çevrelerinde dil konusunda yıllardan beri sürdürülen bir baskının olduğudur. Burada sakıncalı görülen ve bir bilimsel araştırma dili olarak kullanılmaması yönünde üst yöneticiler tarafından adeta engellenen dil, Türk Milletinin öz dili olan Türkçemizdir.

Bilimsel araştırmaların daha üstün nitelikli olmasının uluslar arası platformda beğeni kazanması, literatürde kaynak gösterilmesi elbette her araştırmacı yazarın en büyük arzusu, milletin ve devletin övünç kaynağıdır. Ancak üstün niteliği kazandıran unsur, araştırmanın bilimsel değeridir. Dil, bilginin iletişiminde kullanılan bir araçtır. Yaygın kullanımı olan bir yabancı dilin araştırma dili olarak seçilmesi, sadece bilginin daha çabuk iletilmesinde yararlı olabilir. Aksine araştırmanın özüne bir değer katmaz.

Yönetimler eğer Türkiye'de bilim adamlarından en üstün nitelikli araştırmaların üretilmesini istemekte bu kadar samimi iseler, o zaman araştırmaların gerektirdiği bütün bilimsel donanımları, literatürü, ve gerekli görülen her parasal harcamayı tereddüt bile etmeden bilim adamının hizmetine ve kullanımına sunmalıdırlar. Ancak gerçek olan şu ki, Türkiye'de ne yazık ki ne geçmişte böyle bir hizmet anlayışı olabilmiştir, ne de bu yaklaşımın gelecekte gerçekleşebilme ihtimali vardır. Gerekli işbirliğinin ve karşılıklı dayanışmanın olmadığı bir ortamda, bir tarafın diğer taraf üzerinden birşeyler beklemesi, bunun için onu birtakım zorluklar içine itmesi, buna karşılık zorlanan tarafın hala birşeyler yapmaya çabalaması, dünyadaki canlı organizmalar arasında sadece bazı insan toplumlarında görülebilen, ancak hiçbir zaman normal kabul edilemiyecek garip bir ortak yaşam biçimidir. Organizmalar arasında birbirlerinden yararlanma ilişkisi varsa, bu daima çift taraflıdır (symbiose yaşam). Türkçeyi sevmeyen Türk bilim adamlarına ve üst yöneticilerine yukarıdaki biyolojik olayı onların kendi dilleriyle özetleyeyim. Give a little, take a little.

Türk bilim aleminin bugün en ciddi sorunlarından birisi Türkçe kullanımına getirilen yasaklardır.

Lütfen Araştırınız:

 

CESA, Türkiye'de daha önce hiç tanınmayan bir bilim dalını, önüne çıkarılan her türlü engeli aşarak, tek başına yeşertmiş ve yaşatmayı da başarmıştır. CESA bugün Lepidoptera bilim dünyasında çok iyi tanınmaktadır. Yabancı gözüyle CESA demek, Türkiye demektir.

Türkiye'nin CESA nın varlığı ile kazandıklarını lütfen istediğiniz ortamda araştırınız. Araştırınız ki, yarın Türkiye tamamen CESA'sız kaldığı vakit neleri kaybedecektir öğreniniz. Çünkü şu anda CESA zaten yalnız ve korumasız. Türkiye'siz.

CESA'nın Geçmişi ve Geleceği Sayfamız halen hazırlanmaktadır. Burada birçok önemli konu işlenecektir. Bu durumuyla bile ziyaret etmenizde yarar vardır.

CESA'nın Türk kültür değerlerine yaptığı bilimsel katkılar dünyada eşsizdir. Dünyanın hiçbir yerinde bir bilimsel kuruluş böyle bir yaklaşım içine girmez. Türkiye'de bunu gerçekleştiren sadece biziz. Ancak bundan ötürü başımıza gelmeyen kötü olay da kalmamıştır. Bu sayfayı da ibretle okumanızı ve bir sonuç çıkarmanızı dilerim. Nedenini arıyorsanız, Prof. Dr. P. Schwarz'ın Türk Üniversite öğretim elemanları hakkındaki değerlendirmesini okumalısınız.

CESA' ile işbirliği yapan bilimsel kurumların listesine bir göz atınız. Ancak listede bir Türk Üniversitesinin adını boşuna aramayınız. Zira yok ki, bulasınız. Nedeni mi? Merhum Prof. Dr. P. Schwarz'ın açıklamalarını okuyunuz.

 

Updated June 3rd,1999 CESA