keloglan yedi can alan

Öküz öldü dügen harmanda kaldi, essek öldü semer ormanda kaldi. Borç bini asti ev tellâlda kaldi, sonunda Keloglan yersiz yurtsuz, evsiz barksiz, disdingelek ortada kaldi.

Keloglan parasiz pulsuz kalirda dururmu? Hiç durmaz. Ne yapmis Keloglan? Viran klubenin kapi pervazini çikarmis. Keserle yontarak kocaman bir kiliç yapmis. Üstünede "YEDI CAN ALAN" yazmis. Kilici beline sokup yola çikmis. Az gitmis, uz gitmis. Dere tepe düz gitmis. Derelet tepeler geçmis, karli daglar yelli beller asmis. Sonunda demir kusakli pehlivanlar ülkesine ulasmis.

Hepsi kardes olan demir kusakli pehlivanlar kocaman bir sarayin bahçesinde egleniyorlarmis. Kimi güres tutuyormus,kimi kocaman dallari egip kiraz yiyormus. Keloglan'i görünce sasirmislar. Birbirlerine bakarak gülmeye baslamislar:

--Hele su Keloglan'a bak.

--Boy fukarasi

--Saç fukarasi

--Üç yasindaki çocuk bunu tus eder.

--- Ha...Ha...Haa.

--Hi... Hi... Hi...

Keloglan gürlemis, tahta kilici belinden siyirip havada sallamis:

--Heyt... Var mi bana yan bakan? Bana canlar alan derler. Bir vurusta yedi can alirim. Devler önümden kaçarken kilici bir savurdum, yedi kelle birden uçtu. Çabuk yüz altin getirin bana.

Pehlivanlar susmuslar. Demir kusaklarini düzeltmisler. Bunlar paraca, malca kuvvetçe zenginlermis ama, akilca fukaralik çekerlermis. Öyle ya "Atin ahmagi rahvan, insanin ahmagi pehlivan olur" derler.

Birbirlerine bakip "Ya dogru söylüyorsa" diye fisildamislar. Içlerinden biri azicik cesaretlenmis:

--Keles agam, gel güreselim.

Keloglan pehivanin önüne varip durmus. Önce uzun uzun gökyüzüne bakmis. Sonra topraga bakmis, daha sonra da yüzüne dikmis gözlerini. Pehlivan sormus:

--Öyle niye baktin?

--Nasil bakmayayim? Gökyüzüne baktim çok yüksek, firlatsam yitip gidersin. Topraga baktim çok sert. Parça parçaolursun. Yüzüne baktim, daha çok gençsin, demis. Pehlivan yalvarmaya baslamis:

--Aman keles agam bana aci, gençligime kiyma demis.

Keloglan:

--Peki sana acidim, ama altinlari çabuk getirin, dierek emrini tekrarlamis. Pehlivanlarin en büyügü:

--Biz altinlari hazirlariz, simdi sen biraz kiraz ye, demis. Büyük bir kiraz agacinin tepesinden tutmus, agaci egip Keloglan'in eline vermis. Pehlivan agaci birakinca, agaç dogrulmus. Keloglani öbür tarafa firlatip atmis.

Pehlivanlar bagirip çagirmislar:

--Vay yalanci.

--Bir agacin dalini tutamadi.

--Yakalayalim.

Agacin tepesinden öbür tarafa asan Keloglan çalilarin arasinda uyuyan bir tavsanin üstüne düsmüs. Tavsani kucaklayivermis.

--Çabuk, bu tavsani kizartip getirin, karnim acikti, demis.

Pehlivanlar korkudan titremeye baslamislar.

--Çok çevik.

--Kus gibi uçuyor.

--Canli tavsan yakaliyor, diye söylenmisler.

Derken aksam olmus. Kizarmis tavsan, kuzu dolmasi, baklava, börek yemisler. Sonra yatmislar: Keloglan isiklarin sönmesiyle birlikte bir kütük bulup getirmisl.Yataga yorganin altina uzatmis. Kendi de bir köseye saklanmis.

Demir kusakli pehlivanlar gece kalkmislar. Kocaman sopalarla yataga girismisler. Sonra" Nasil olsa ölmüstür" dierek yatmislar.

Keloglan kütügü disari atmis. Yataga girip güzel bir uyku çekmis.

Pehlivamnlar sabahleyin Keloglan'i sapasglam görünce korkudan titremeye baslamislar. Keloglan söylenmis:

--Of be... Gece sinekler sirtima inip inip kalkti. Biri kondu, biri uçtu, uyuyamadim, demis.

Demir kusakli pehlivanlar koca bir kese içinde 200 altin getirip ortaya koymuslar:

--Al keles agam, güle güle harca, bize degme, demisler. Keloglan almis altinlari, gelmis kulübesine. Yemis, içmis, eglenmis, devran sürmüs.

GÖKTEN ÜÇ ELMA DÜSMÜS.BIRI OKUYAN EFENDIYE, BIRI ANLATAN BANA, BIRI BU MASALI OKUYAN HER YASTAKI ÇOCUKLARA...