Ayşe Sibel'in Web sayfasına Hoş Geldiniz


Linkler
  • GAZETELER
  • HUKUK
  • TÜRK TELEKOM
  • FİRAVUNLAR
  • LACİVERT GÜNLER
  • HAYALLER
  • ÇÖREKLER, TATLILAR, YEMEKLER
  • E-mail ;

  • Ayse Sibel 'e E Mail

    1/12/1999 dan itibaren ziyaretçi sayısı

    FastCounter by bCentral

    Hoşgeldin Hayallerim
    mutlaka uğra
    Lacivert Hikayeler

  • İkibin Yılı Hikayeleri

  • Sakıncalı
  • Sadaka
  • S o r u
  • Düdük
  • Z a m
  • Faiz
  • Subay
  • Kanal
  • Fitne
  • Dolly
  • Vakıf
  • Demokrasi
  • Dayak
  • Bir kere kullan
  • Düğün
  • Vatansever
  • Temiz Toplum
  • Mutfak
  • Kahraman
  • Salak
  • Ağlama
  • Dünya Veziri
  • Bedava Yok
  • Eşkiya
  • Tarla
  • Kral olucam
  • Size var bize yok
  • Kemer
  • Talan
  • Okullar
  • Menfaatler
  • Şehit
  • Sefir
  • Emekli
  • Hoca
  • Sakıncalı

    Adamın biri Hukuk Fakültesini bitirmiş. Bir müddet Avukat olarak çalışmış. Özü sözü doğru olan bir adammış. Gazetelerde yazılar yazarmış. Ama ne yazık ki ''Sakıncalı Piyade '' kabul edilip askerliğini er olarak yapmış. İşin garibi sonraki yıllarda ''Yılın Hukukçusu '' seçilmiş. Daha sonra kitaplar yazmış, araştırmacı gazeteciliğini iyice ilerletmiş. Ülkesini saran , düğüm olan yün yumaklarını neredeyse çözmek üzereymiş. Ama zalim kader düğümlerin çözülmesine izin vermemiş. Ne yazıkki arabasına konulan bombayla hayatı sona ermiş. Daha sonra soruşturmayı yürüten zavallı savcıda evinde ölü bulunmuş. Çok üzgünüm güle güle şeref... Umarım bir gün tüm gücünle geri dönersin .


    Sadaka

    Bir gün ülkenin başına bir hatun kişi gelmiş. Güzel mi güzel , havalı mı havalı , şirin mi şirin . Ülkeyi ben iyi yönetirim diye talip olmuş ve çoğu kişiyi inandırmış. İnananlar var ama inanmayanlar da var. Algıları çok güçlü kişiler onun tiyatral yeteneğini keşfetmişler her nedense ondan hayır gelmiyeceğini anlamışlar ama nafile başa gelmiş bir kere ne yapalım çekeceğiz. Üstelik onun başa getirilmesine yardımcı olan yardımsever bir de babamız varmış. Yardımseverliliği ve iyi niyetliliği yüzünden onun çektiğini kimse çekmemiş. Bu hatunun en büyük özelliği yüzüne taktığı olur olmaz gülücüklermiş. Karşısında kimse olmasa bile bazen aya güler bazen güneşe bazen yıldızlara bazen duvarlara. Birşeyler söylese bile biraz sonra dediğini unutur; sağ gösterip sol vururmuş. Egosu çok güçlüydü. Sanki dünyanın merkezi kendisiydi. El uzattığı her kişiyi ve kurumu kurutuyordu. Sanki Tanrı tarafından bahşedilmiş özel bir kurutma gücü vardı. Liderlerimizden biri onu hiç sevmiyordu ve ondan hep uzak duruyordu. Tehlikeyi sezmişti, kendisine bir bulaşırsa başına birşeyler geleceğini hissetmişti. Haklıydı da . Sürekli onun yaptığının hesaplarını soracağını , gensorular vereceğini söylüyordu ve halkın gözüne iyice girmişti. Çok ta dürüst görünüyordu. Oyunu onun partisine vermeyenlerin bile gözüne girmişti. Ama o da ne, herhalde bir gün sadaka vermeyi unutmuştu ki başına olmadık bir şey geldi ve en sonunda inatçı hatunun oyununa geldi. Ne ona hesap sordu ne de gensoru sonuçlandı. Birden anlaşıverdiler. Yine kadının fendi erkeği yendi. Ah Şeref bu seferde bizi kılpayı kurtaramadın ama olsun nasıl olsa sana birgün kavuşucaz.


    Soru

    Eskiden beri öğretmenlerimize saygımız sevgimiz sonsuzdur. Onlar ekonominin kahramanıdır. Maaşlarıyla görevleri ters orantılıdır. Ama onlar yine mutludurlar yine şereflidirler . Bu onlara yeter .Cennete ilk girenlerin arasında şerefli memurlar ve öğretmenler ilk sırada yer alabilirler.

    Çocuğun biri İngilizce dersine merak salar. Üstelik yüksek puanla girdiği okulda İngilizce ağırlıklı derstir. Ama eğitim ağırdır. Verilenle istenen ters orantılıdır. Çocuk hocaya sık sık soru sorar. Ama bayan hoca birden sıkılır ve çocuğa bana bak çok iyi ingilizce öğrenmek istiyorsan özel okula git der. Çocuk ta ama hocam onlar oraya parayla gidiyor biz ise alnımızın teriyle geldik der ama nafile. Ah şeref neredeydin sen.

    Düdük

    Adamın birinin inşaatta eli kesilir. Zavallı işçi koşar özel hastaneye . Haddini bilmez sen kim özel hastaneye gitmek kim . Yinede cahillik mi yoksa can havlimi bilinmez. Başına geliceği bilmez . Doktor dikişleri diker ,iş bitmiş sıra paraya gelmiştir.Parası yetmeyen işçiyle doktor tartışır vedoktor en sonunda dikişleri sökmeye karar verir ve dikişleri söker. Artık rahatlamıştır doktor. Ne demiş NASRETTİN HOCA . " Parayı veren düdüğü çalar."

    Zam

    . Bir ülke varmış FİZAN' ın ötesinde , yada berisinde . Zavallı halkı zam ümidiyle günlerini geçirirmiş. Belki iktidar değişirde maaşlar artar diye.Biri iktidara gelmede önce yukardakilere '' Behey vijdansızlar , benim işçime ,benim memuruma bu kadar zammı reva görenler . Enflasyon nerede , zam oranı nerede der dururmuş. Memurlar, işçiler eziyet görüyor dermiş. Bir gün halk bi rde ne görsün. Bu zat'ı muhterem ülkenin başına gelmiş. Eh, ZAM zamanıda gelmiş ama ne gezer efendim ülke bunu kaldırmazmış, ülkenin borçları varmış , fazla veremezmiş. Üstüne üstlük ezilen işçimiz, memurumuz ,öğretmenimiz ne zaman yürüyüş yapsalar en çok bunun zamanında polisten bir güzel dayak yemişler. Düşmez kalkmaz bir ALLAH . "Ya sabır" çekmişler. ''Tencere dibin kara seninki benden kara . ''

    Faiz

    . Oğlan babaya sorar. " Baba FAİZ nedir?". Oğlum " Bankaya para yatırırsın . Belli bir dönem sonra yüzde oranıyla para alırsın." -" Günah mıdır baba ?". "Günahtır oğlum , cehenneme girersin ama ARAP bankasına yatırdığın zaman paradan kar payı veriyormuş."- "O günah mı baba?" -"Hayır oğlum sevaptır sevap."

    Subay

    . Vatansever subaylardan biri emekli olduktan sonra sürekli söyleniyordu. Ulan bir savaş çıkmadı da bildiklerimizi uygulayamadık. Biz de subaylık mı yaptık diye. Ne yapalım her zamanki gibi büyüklerimiz zaman ayarı yapamamışlar...

    Kanal

    . Vatandaşın biri biraz muhalefet dinleyeceğim diye iktidardan düşen hatunu destekleyen kanallardan birini açmış. Birde ne görsün alt yazıda '' haysiyetsiz, şerefsiz bilmem kaç dolar paran var diye bir alt yazı. Neye uğradığını şaşırmış. Üstelik laf ettiği kişide gerçek bir vatansever . Ne yapayım diye düşünürken biraz daha şerefli yazılar yazsınlar diye bir ''e.mail '' çekeyim demiş . Ama bu kültür abidesi televizyonun bir internet sayfası bile yokmuş. Halbuki o sayfaya sahip olsalar ne kadar şerefli olurdu.

    Fitne

    . Ülkenin reisi bağırıyormuş. "Fitneye son, musibete son , kötü mihraklara son." Sizde bizi iyice cennetden Ademle Havva'yı çıkaran şeytan yaptınız. Hiç mi hırsızın suçu yok . Yine bağırıyormuş reis , kemerleri sıkalım diye . Hatun kocasına dert yanıyormuş , benim kemerim küçüldükçe onların kemer boyları ve pantolonları büyüyor. Kemer yetmiyor askı takıyorlar diye. Demekki tüm musibet bizde fitne bizde .

    Dolly

    Ülkenin gençleri artık öyle bir hal almışlar ki, nerede bir stand-up, konser yada konuşma orada . Birileri konuşuyor herkes gülüyor, birileri şarkı söylüyor herkes ağlıyor , birileri kafa sallıyor herkes sallıyor. Kardeşim hepiniz kopyalanıpta mı oraya yollandınız. Canınız istiyor gülün canınız istiyor ağlayın , kafa sallayın ama bırakın şu bedava figüranlığı. Kopya "DOLLY’ yi bile geçtiniz.

    11

    Vakıf

    Babacığım, ne diye bu vakıflar kuruluyor. Oğlum insanlarımız yardım görsün açlar doyurulsun , fukaraların yüzü gülsün diye. Babacığım, bu insanlar çalışmıyormu ? -Çalışıyorlar oğlum, ama az alıyorlar. - O halde vakıflara verilen paralarla maaş veremezler mi ? - Verirler oğlum verirler ama verirlerse sonra sevap işlemeyezler. Önce öldür sonra ilaç verki ağa, paşa olasın , sevap işleyesin.

    Demokrasi

    Bir ülke varmış ki muhalefette iken bazıları bu ülkede demokrasi yok , insan hakları yok , şeref yok , haysiyetsiz çok dermiş. Bu kanunlar değişmeli dermiş. Ne zaman iktidara gelseler bütün bu sözler unutulur canım bu ülkeyi beğenmeyenler başka ülkelere gitsinler, kim demişki demokrasi yok ,insan hakları yok diye her nimet bizim ülkemizde derlermiş. breh..breh..breh.. Yalvarıyorum sana şeref ne olur birazda onlara uğra . Üç gün oruç tutucam.

    Dayak

    Ülkenin birinde polisleri memur statüsüne sokmuşlar. Öğretmen memur, polis memur,doktor, hemşire, tapucu memur . Ne zaman yürüyüş olsa zamlar için dayağı polis atar diğer memurlar yermiş. Ama az da olsa zam gelirmiş , polisler de bu zamdan afiyetlenirlermiş. Aslında dayak yiyen de bir yemiyen de.

    Bir kere kullan

    Sekreter başkana ,’’ Sevgili büyüğüm , bu adamları bir yere getirdik ama ne gözleri ne karınları doyuyor. Yakında sizin yerinize göz dikecekler ,tehlikedeyiz. ‘’

    -İlahi üstad . Bir kere kullanıp atıcaz. Hiç mi Amerika’ya gitmedin . Orada donlar gömlekler , mendiller bir kere kullanıp atılır. Bunların ondan ne farkı var, sen hiç üzülme. Hah..hah.hah..hay......

    Şeref seni çok özledim.

    Düğün

    Hanımlar ve beyler aralarında konuşuyorlardı. Tamda düğün mevsimiydi. Yaz ayları evlilik düğünleri , sünnet düğünleri ile doluydu. Herkes konuşuyor , çok şerefli oluyor bu düğünler diye . Sayın üstadlarımızı ya ikinci kez sünnet edelim ya da dörde evet diyerek gerdeğe sokalım ki biraz şeref abilerine kavuşsunlar.

    Vatansever

    İki kafadar buluşuyor.Birisi " Bak birader , vatanseverlik adına şurayı bombala sana bir milyon dolar vereceğiz."Diğeri " Ne demek abi,

    bedavada yaparız sen yeter ki iste" .

    " Yok birader, bedava yaparsan terörist olursun. Bu işin şerefi kaybolur."

    Temiz toplum

    İki köylü konuşuyorlarmış." Gardaşım bu temiz toplum ne demek acaba ?" Diğeri " Valla ben de anlamadım ama herhalde hepimizi bir meydana toplayıp itfaiye hortumuyla tazyikli suyla yıkamak olabilir. Birde toplu resim çektirirsek düğün gibi şerefli olurdu.

    Mutfak

    Haydi hanımlar , siyasete , daha da daha da diyerek oyları alırlar ama kafaları kızdıkları zaman da haydi "Siz mutfağa" demek neyin nesi anlayamadım şerefciğim.

    Kahraman

    - Artık yeter abi , ben bir kahraman olmak istiyorum. Adım televizyonlarda geçsin istiyorum. Ne yapayım.

    - Önce sakıncalı insan ol , soruşturma geçir, hapiste yat, herkes üstüne gelsin ve sonra öl. Daha sonra herkesin hatırına gelirsin ve takdir edilirsin. Ama taktir mi yoksa kullanılma mı bilemem. Ama bir gün mutlaka meşhur olursun.

    Belki bir gün türben bile yapılır. Dede bile olabilirsin.

    Salak

    Meşhur bir hanım televizyondan demeç veriyor. Hanımlar kendinize iyi bakın , erkekler çok fedakar kadınları sevmiyor.

    Ne kadar da doğru hay ağzına sağlık ama bazı hanımlar bu kadar muhteşem salaklar grubuna girmeseydi beyler bu yerlere asla gelemezlerdi. Geldikten sonrada bazı muhteşem salaklara ne deniyor. Hanım hanım sen yoruldun, yaşlandın baş köşede otur. Eve bir hatun gelsin o sana hizmet eder ." Zorunlu köşeye çekilen hatun bir iki sene sonra da öbür hanım yoruldu diye huzurevine gidiyor. Siz hanımlar lütfen azıcıkta olsa kendinizi düşünün . Muhteşem salaklar sınıfından çıkıp normal salaklar sınıfına bile girmeniz bile beyler bu yerlere asla gelemezlerdi.. Siz hanımlar lütfen azıcıkta olsa kendinizi düşünün . Muhteşem salaklar sınıfından çıkıp normal salaklar sınıfına bile girmeniz bile sokağa düşmemeniz için yeterli.( Bazı hanımlar için geçerli )

    Ağlama

    Bir ağlama modasıdır gidiyor. Eskiden insanlar kendilerine hakim oluyorlardı . Şimdi herkes ağlıyor , A diyen ağlıyor, B diyen ağlıyor,oturan ağlıyor, kalkan ağlıyor. KOPYA DOLLY’ İ geçtiniz. Gerçekten ağlaması gerekenler de gülüp oynuyur, davul, zurna çalıyor, horon tepiyor. Böylesi daha şerefli oluyor.

    Dünya veziri

    Büyük bir ülke varmış. Vezirleri fukara ülkelere para dağıtırmış ama karşılıklı. Ya bizim dediklerimizi yaparsınız ya da parayı unutursunuz diye hep tehdit ederlermiş Parasız ülkeler de parayı alabilmek için ne yapalım diye sormuşlar. Onlar da çok kolay demişler. Parayı alacaksınız sonra da hepiniz eve gideceksiniz , önce karıları sonra çocukları dövüp yavaş yavaş mezara sokucaksınız ki sizler rahat edebilesiniz demişler. Eh, can tatlı , kim takar karıyı, çocuğu.

    Bedava yok

    Ülkenin kralı bağırıyormuş. Artık bedava yok , her şey parayla. Okul para, hastane para, ilaç para, mezar para. Bedava olan bir tek şey var , o da çalışmak. Parası olmayan ölebilir, kadavraya gider, İlim uğrunda çalışır ölüyken de.

    Eşkiya

    Oğlan babasına sormuş. "Baba bende eşkiya olup çok para kazanmak istiyorum , bana silah al demiş." Babası da " Oğlum sen delirdin mi , eskisi gibi silahla eşkiyalık bitti, şimdi kalemle eşkiyalık yapıyorlar. Ben sana bir kalem bir de hesap makinası alayım yeter, kalem eşkiyası hapse de girmez." demiş. ,

    Tarla

    Baba oğluna " Oğlum hiç paramız kalmadı , şu tarlayı satacağım ama alanda çıkmıyor ne yapalım demiş". Yeni yetme oğlan hemen " Baba, bundan kolay ne var , git bankaya kredi iste, tarlayı göster sana hemen borç verirler" demiş. Babası " İyi güzel de sonra nasıl ödeyeceğiz parayı." demiş." Oğlan da " ilahi baba borcunu ödemezsin olur biter hem de üç tarla fiatına bir tarla satmış olursun" der.

    Kral olucam

    Adamın biri garibanlar ülkesine kral olmaya karar varmiş. Krala " Hadi artık sen öl yerine ben geçeyim demiş. Kral neye uğradığını şaşırmış. Adama " Ayıp oluyor ama ben senden hem yaşlıyım hem tecrübeliyim hem de koltuktan yedi kere inip çıkan adamım. Sen önce yedi kere koltuk kazan sonra karşıma çık" demiş. Diğeri de " Hayır olmaz sen Bizans oyunusun , biz Anadoluyuz, biz halkız taa.. Korelere gittik savaş kazandık , sende önce halk ol yetti gayri" demiş. Garibanlara da " Ey Allahım, sen aklımı koru demek kalmış."

    Size var bize yok

    Safın biri milletin sefirlerinden birine sormuş. Zam hep size bize yok . " Bize zam gelince ülke batıyor size zam gelince niye batmıyor" demiş. Sefir," Gardaşım ben hafta sonu uçağa biner geziye çıkarım, tanıdıklarımla yemeğe giderim, tatile giderim. düğün olur çiçek alırım , hediye alırım" demiş. "Sen garibansın önce bunları yap sonra zam iste" demiş. Eh, doğru söze ne denir, nene gerek sütlü börek .

    Kemer

    Oğlan babasına " Babacığım , bu kemerleri sıkmakta ne" demiş. Baba " Oğlum, belindeki kemeri sık ki az yiyesin ülke batmasın " demiş. "Ben beş yaşındaydım bu laf çıktığında şimdi yaşlandım hala söylüyorlar. Mezara gidicem bu sefer kefenleri sık diyecekler. Zaten yakın zamanda bizler kefenleri sıkarken onlar kemerleri sıkacak haberleri yok ."

    Talan

    Eşkiyanın biri ülkeyi talan etmek için yola koyulmuş . Aslında parası da yok pulu da aklıda ama ona yol gösteren ülke düşmanları çok. Bir güzel elbirliğiyle zavallı ülkeyi benzetmişler , hem paralarını hem insanlarını. En sonunda o adamı enselemeye karar vermişler ama onu cezalandırmak için değil ölümden kurtarıp kahraman ve lider yapmak için. Başkasından gelen hayır ancak bu kadar olur. Enselenen eşkiyada kahraman olana kadar Allah’ın her kuluna nasip etmediği özel bir adada hiç çalışmaksızın yeşillikler, güzellikler içinde , bedava hizmetliler arasında gününü gün ediyormuş. Belki ben de kral olurum diye ümitle bekliyormuş. Dandini dandini dastana danalar girmiş bostana...

    Okullar

    Ülkenin birinde garibanlar ne yapıp edip okuyorlar bir yerlere geliyorlarmış. Ama ne yazıkki geldikleri yerleri unutup obinbir zorlukla okudukları bedava okulları , arkadan gelenlere nasıl paralı yaparız diye var güçleri ile çalışıyorlarmış. Nasıl olsa biz kurtulduk arkadan gelenler bize ne diyorlarmış. Unutmuşlar ki gemi battımı herkes batar ama onlar kaptan köşkünün havada asılı kalacağını düşünüyorlarmış.

    Menfaatler

    Ülke menfaatleri uğruna, enselenmiş toplum ve ülke katilini affedelim demişler ama şehit ve gazi olanlar kralların çocukları değil gariplerin çocuğu imiş. Tabi ki onun bunun çocuğu ile savaşa girmek çok kolay diye düşünürlermiş. çocuğu imiş. Bazıları çocuk nasıl büyütülür onu bile bilmezlermiş. Canları sıkıldımı sanal bebek bakarlarmış. Garipler, şu ülke menfaatleri bize bir türlü yaramadı gitti ne zaman yarayacak merak ediyoruz derlermiş.

    Şehit

    oğlan babasına , " Babacığım, şu gazetelerde televizyonlarda askere gidip ölenler yaralananlar arasında hiç zengin çocuğu göremiyorum , hepsi fukara çocuğu " demiş. Babası " Haklısın oğlum ,herkesin evladı kendine kıymetli onlar da haklı belki ama için rahat olsun sen ülke uğruna şehit olursun onlar başka hastalıktan ya da trafik canavarından giderler. " Ölümden kaçamazsın ama şehit olanlar cennete giderler hiç değilse öteki dünyaları kurtulur " demiş.

    Sefir

    Bir ülkede bazı garibanlar o ülkede yaşayan garibanlara " Bizde sizin gibi garibanız, sorunlarınızı çok iyi biliriz , aranızdan geldik." diye oy isterlermiş. Zavallı saflarda inanırlarmış. Haklısınız, bizi en iyi siz anlarsınız derlermiş. Bir müddet sonra seçtikleri adamlar , köşklere, koltuklara, arabalara daha bilmem nelere kavuşurlarmış. O ihtişamın içinde boğulurlar, oh ne rahat lüks hayat derlermiş ama bir yandan da sızlanmayı ihmal etmezlermiş. Onları arayan garibanlar bulamazmış bulsalar iş söyleseler yapmazlarmış, bazen selam bile kabul etmezlermiş. En sonunda anlamışlarki vekil olmaya gidenler o ülkenin sefiri olmaya gidiyorlarmış. Koca sefir kendileriyle düşecek kalkacak değil ya o iş oy isterken imiş. Artık eski çamlar bardak olmuş.

    Emekli

    Çulsuzlar ülkesinde halk yokluk içinde . Emekli olanlar çocuklarını okutamazlarmış ikinci bir işte çalışmadan. Para pul imiş. Okutup büyütünceye kadar da canlarından can çıkarmış ama ne yazık ki kem gözler o emekli maaşına ve ikinci çalışmaya bile göz dikmişler . " Ölene kadar çalışın emeklilik yok demişler . Biz uygar bir ülkeyiz, küreseliz, böyle olmanın birinci şartıda millet sefirleri beş yılda emekli olur sizler ölünce emekli olabilirsiniz demişler. Ne yapalım yani çaycılık mı yapalım" demişler. Zavallı çulsuzlara da " Maalesef boynumuz kıldan ince ne yapabiliriz demek düşmüş ".

    Hoca

    Din hocalarından biri her tarafta vaaz veriyormuş. Kitaplarda , televizyonlarda . Söyledikleri aslında çok güzelmiş. Ama konuşurken insanları ağzıyla dövüyormuş. Sonra bu benim tarzım deyip işin içinden çıkıyormuş. İnsanlarla fazla konuşmaya tahammül edemiyormuş. " Kocama niye bağırdın diye " söyleyebilmek için onun konuşmasını bile dinlemeye gelmiş hatunun biri. Seyirciler " Eyvah , şimdi yine kızacak " diye bunalıma düşerlermiş. Ne demişler " Hocanın dediğini yap yaptığını yapma. "

    -------------------------