ABDÜLHAK HAMİD TARHAN
FERYAD
Mesken oldu bana şu sahralar
Gezerim su-be-su tek ü tehna,
Yerde gökte beğendiğim eşya
Yarimi her nazarda arzeyler.
Gece sath-ı semada suret-yab,
Belki de aks-i hüsnüdür mehtab!
Akıbet gitti mi güzel Tereze
Yolda gezmek muhal iken kardan?
Geçerek dehşetiyle bulvardan
Ne çabuk vasıl oldu Perlaşez'e!
Ah o bikes verem şehidesinin
Açılan vechi pek dokundu bana!
Girye-nak olduğun kılar ima
Hali çeşman-ı mevt-didesinin!
Daha na'şında can takarrürde:
Hissolunmakta kalbin sıcağı;
Gül gibi pembe sade bir yanağı;
Ki o da an-be-an tagayyürde!
Benzi solmuş teneffüsü durmuş;
Zühre'nin bir nazirde peykerinde
Gökyüzünden lika-yı biferine
Sanki bir saye-i beyaz urmuş!
Dense layık vücuduna şeffaf,
Münkeşif haricinden esrarı.
İşte kalbinde zahir asarı
Daha mahvolmamış ümid-i zifaf!
Bihter-i aşka benziyor kucağı;
Ne kadar nerm ü nazenin o beden!
Gözünün rengi belli hariçden,
Örtülüyken müebbeden kapağı!
Tek ü tenha içinde medfeninin
Yatıyor hod-be-hod tebah olmuş!
Döşeği bak nasıl siyah olmuş,
Yasemenden beyaz olan teninin!
Ahvalimde hiç değildi agah
Hatta bana aşina değilken
Söylerdi lisan-ı hali her gah
Her haline vakıfım senin ben
Baktıkça alınır yüzünde bir hal
Tavsifini mümkün olmaz ikmal
Bir hal idi hüsnden güzel o
Tasvirde pertev-i zekayı
Bir hüsn idi çehreye bedel o
Tenvirde zulmet-i bekayı
Söyler dururum içip peyapey
Herkül gibi bir Venüs ne hoş şey
Eyvah! Ne yer, ne yar kaldı,
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gidip ezelden.
Ben gittim o haksar kaldı,
Bir kusede tarumar kaldı.
Baki o, enis-i dilden, eyvah!
Beyrutta bir mezar kaldı.
Ben neyleyim büyükse devran?
Taksiri nedir küçükse insan?..
Kar etmedi verdiğim devalar,
Geçti yere ettiğim dualar.
Gördük seni ey Hakim-i Mutlak,
Ey hastalara veren şifalar...
Dendan ne bilir gıda-yı ruhu?..
Makber ne bilir safa-yı ruhu?..
Ol akldan üstühan ne anlar?..
Bilmezse mekin, mekan ne anlar?..
Sensiz bulan intiha-yı ruhu,
Bir zerre görür feza-yı ruhu.
Olmazsa vücut ile beraber,
Ben neyleyim beka-yi ruhu?..
Hasna meleğim ki etti rıhlet,
Söylerdi bütün lisan-ı ismet.
Kim elsinenin odur bihini,
En ruhşinası, dilnişi.
Hindi'ye de eylemişti rağbet,
Türkiye ise verirdi ziynet,
Anlardı ne derse bir Fransez
Eylerdi bir Anglezle sohbet,
Ya kahve, ya çay içerdik erken,
Kalkıp piyano çalardı; derken,
Oynardı çocuklarım beraber,
Sonra bu da belki raksa benzer!..
Birden odama firar edip ben,
Hamdeyler idim buna içimden.
Artık keseyim yeter figanı,
Ervaha dokunmasın ziyanı.
Bu ah ki candan eyliyor cuş,
Artık anı kendim eyleyin guş.
Medfen olayım ana, cihanı,
Fevkimde tavaf ede revanı.
Artık kalayım sükut içinde,
Fikretmek için o yar-ı canı.