AHMET
HAŞİM
MEHTAPTA LEYLEKLER
Kenar-ı aba dizilmiş,sükun
ile bekler
Fusun-u maha dalan pür-hayal
leylekler...
Havada bir gölü tanzir
eder sema bu gece
Onun böcekleri guya nücumdur
yekser...
Neden bu ab-ı semavide
avlananlar yok
Bu haşr-ı nur-u hüveynatı
hangi kuşlar yer?
Eder bu hikmete guya
ki vakf-ı ruhu nazar
Füsun-u maha dalan pür-hayal
leylekler...
ORMAN
Su değil, mevsimin havası
akan,
Duyduğun yaprağın, dalın
sesidir;
Suda yıldızların parıltısıdır,
Bu karanlıkta bazı bazı
çakan...
MERDİVEN
Ağır,ağır çıkacaksın
bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi
bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın
semaya ağlayarak...
Sular sarardı...yüzün
perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret
ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza kanar, muttasıl
kanar güller,
Durur alev gibi dallarda
kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? neden
tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir
ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret
ki akşam olmakta..
BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu
nümayan,
Güller gibi..sonsuz iri
güller,
Güller ki kamıştan daha
nalan,
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine
kuşlar,
Tekrarını ömrün eder
ilan
Kuşlar mıdır onlar ki
her akşam,
Alemlerimizden sefer
eylar?..
Akşam, yine akşam,
yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya
baksam;
Akşam, yine akşam, yine
akşam,
Göllerde bu dem bir kamış
olsam!
PARILTI
Ateş gibi bir nehr akıyordu,
Ruhumla o ruhun arasından,
Bahsetti derinden ona
halim,
Aşkın bu unulmaz yarasından.
Vurdukça bu nehrin ona
aksi,
Kaçtım o bakıştan, o
dudaktan;
Baktım ona sessizce uzaktan,
Vurdukça bu aşkın ona
aksi.
KARANFİL
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu
karanfil,
Ruhumun acısından bunu
bildi!
Düştükçe vurulmuş gibi,
yer yer,
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervane kesildi.
BİR YAZ GECESİ HATIRASI
İşveyle, fısıltıyla,
gülüşle.
Olmuş şeb-i sevda yine
bitap;
Oklar gibi saplanmada
kalbe,
Düştükçe semadan yere
mehtap...
Buseyle kilitlenmiş ağızlar,
Gözler neler eyler, neler
işrap;
Uçmakta bu ateşli havada,
Vuslat demi bir kuş gibi
bitap.