AHMET KUTSİ TECER
NERDESİN
Geceleyin bir ses böler
uykumu,
İçim ürpermeyle dolar;
-Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki
ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran
sesin.
Gün olur sürüyüp beni
derbeder,
Bu ses rüzgarlara karışır
gider.
Gün olur peşimden yürür
beraber,
Ansızın haykırır bana:
-Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp
içimden,
Varlığımı yalnız ona
verdim ben,
Elverir ki bir gün bana
derinden,
Ta derinden bir gün bana
"Gel" desin.
BESBELLİ
Besbelli ölümüm sabahleyindir.
İlk ışık korkuyla girerken
camdan,
Uzan, başucumda perdeyi
indir,
Mum olduğu gibi kalsın
akşamdan
Sonra koş terlikle haber
vermeye,
"Kiracım bu sabah can
verdi" diye
Üç beş kişi duysun ve
belediye,
Beni kaldırmaya gelsin,
odamdan.
Evden çıkar çıkmaz omuzda
tabut.
Sen de eller gibi adımı
unut.
Kapımı birkaç gün açık
tut,
Eşyam bakakalsın diye
arkamdan..
RÜZGARGÜLÜ
Her yandan duyarım bir
gül kokusu,
Meltemle dağıtır uzak
bahçeler.
Günbatısı, poyraz ve
gündoğusu,
Cenup rüzgarları ruhumu
çeler.
Bilmem ki nerede bu gizli
bahar?
Nereden bu ıtrı alıyor
rüzgar?
İklimler dışında bir
iklim mi var?
Ne fecir bir şey der,
ne şafak söyler.
Gün olur çağırır beni
her ufuk,
Sevdalar eline başlar
yolculuk,
Elinde bir rüzgargülü,
bir çocuk,
Durmadan yüzüme bakarak
üfler.
BİR TOPRAK İŞÇİSİNE
Sen omzunda yorgan, elinde
torban,
Sen mevsim işçisi, büyük
gezginci.
Doğduğundan beri sen,
anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat,
ekinci.
Sen, anan ve baban...Siz
topraksızlar,
Sizi ben tanırım uzun
yollardan.
Sizi ey yığın yığın büyük
yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi
yaradan.
Ekip biçtiğiniz toprak
sizindir,
Sizindir zorluğu, derdi,
mihneti.
Sizin çektiğiniz derde
dar gelir,
Tanrının ambarı olsa
cenneti...
Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı'nın düşüncesidir
Sen sabrını yere çaldığın
zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı
ürperir
Siz ey yığın yığın büyük
yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi
yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey
topraksızlar,
Sizin toprağınız size
bu vatan.
BAĞLAMACIYA
Çal bağlamacı çal, eski
türküler,
Dirilt nağmelerini ataların!
Dertli, Emrah, Ruhsat
dile gelsinler,
Duyur sesini eski ustaların!
Gevheri, Seyrani, Sümmani'yi
an,
Ömer gibi ağla, Kerem
gibi yan,
Şakısın dilinde Karacaoğlan,
Bağlaman şenliğidir odaların.
Çal, söyle bir türkü
uzun havadan,
Bir varsağı çağır, sonra
bir destan,
Arkadan yine bir Karacaoğlan,
Günahsa boynuma hep kadaların.
"Yiğitler silkinip ata
binende..."
Köroğlu'nun ruhu canlanır
bende.
Bu türküyü söyler baban,
deden de,
Sen de destancısı ol
bu dağların.
Hani Dadaloğlu, Kuloğlu,
Muslu?
Küsmüş parmakları, sazları
yaslı.
Çal ozanların, aşıkların
nesli,
Duyur sesini eski ustaların!