Geçen
yazımda Trilye'den bir çok Rum ve Türk'ün İstiklal savaşı sonrası
karmaşası sırasında FİLİP adlı bir Rum!un gemisi ile Tekirdağ'a
kaçtıklarını yazmıştım. Bizimkilerin kaçışının sebebini rahmetli
anneannem ve Rasim dayım şu şekilde anlattılar.
Hasan
dedem ve Yusuf amcam hayatlarından korktukları aileleri ile birlikte
damat Şevket Kaptanın kayığı vasıtası ile gemiye binmişler. Rahmetli
Ahmet dedem (annemin babası) ise gitmek istememiş. Eve gelirken
yine akrabamız olan Çanakçı İsmail amcamızın evine silahlı iki Çerkez'in
girdiğini görmüş . Onu sıkıştırıp bazı kıymetli şeyler almışlar
ve karşısındaki eve , yani Emin amcamların evine girmişler. Emin
amcam onları görünce arka kapıdan kaçmış. Kadir beylerin evinin
önünde bekleyen diğer Çerkez ise onu görüp ateş etmiş. İkinciye
ateş etmek isterken, yani silahın mekanizmasını kurarken, dedem
bu fırsattan faydalanıp üzerine atlamış ve silahı Çerkez'in elinden
almaya kalkmış. Tam bu sırada diğer Çerkez Emin amcanın evinden
çıkıp silahını dedeme doğrultmuş. Kaçan Emin amcam limana gidip
o sırada gemiye binmeye çalışan Türk ve Rumlara durumu haber vermiş.
Elinde silah olan Rumlar derhal yardıma gelmişler ve dedeme doğru
seslenmişler. O andan faydalanan dedem de limana doğru kaçmış ve
o anda o da gemiye binmeye karar vermiş. Tam sandala giderken orada
bulunan ve kaçmaya çalışan silahlı bir Rum askeri (sivil olarak
daha rahat kaçabileceğini düşünerek) dedemin tüm elbiselerini soymuş.
Dedem de çıplak olarak gemiye binmek zorunda kalmış.
Onu
bu halde gören Yusuf amcam üzüntüsünden aklını kaçırmış. Gemide
olan Hakkı (Oral ağabeyin babası)ve Mehmet amcamlar onu teselli
etmeye çalışmışlar ve üzerindeki kürk paltoyu dedeme vermişler.
Bu vaziyette Tekirdağ'a gelip sahile çıkmışlar. Rum ve Türkler önce
camide ve okullarda kalmışlar. Rumların bir kısmı Yunanistan'a doğru
yola çıkmışlar. Ahmet dedem de Muhtar olduğu için olacak daha sonra
Muhtarın evine geçmiş. Herkesin Nüfus kağıtlarını toplayıp, Hilal_i
Ahmer'den (Kızılay) tayın(ekmek) çıkartmışlar. Bir zaman orada kalmışlar
ve durumun normale döndüğünü haber alınca, önce İstanbul'a geçmişler
daha sonra da Mudanya'ya gemi ile geri dönmüşler.
Trilyemizin
her tarafı bir tarihtir ama maalesef bu konuda incelemeler ve belgelendirmeler
yetersiz. Örneğin bir dedemiz NİZAM MEHMET , çok seçkin kişilerden
oluşturulan Nizam-ı Cedit askeri olarak askerliğini yapmış. Hasan
dedem Plevnede Osman Paşa ile çarpışırken kardeşi diğer dedem doğuda
Ruslara karşı çarpışmış ( 98 Harbi , yani 1877 Osmanlı Rus harbi)
İkisi de tesadüfen gelirken birer silah getirmişler. Hasan dedemin
getirdiği 5 li Smith Wesson silahı 60 İhtilali sonrası Devlete vermiştik.
Hüseyin dedemin getirdiği Çifte ise şu anda Tahsin dayımda duruyor
olması lazım.
Ailemizde
birde kıymetli ordu mensubu var. Çanakkale şehidi Ahmet dayım (anneannemin
kardeşi). Onunla ilgili anlatımları ise sizlere gelecek hafta anlatacağım.
Şimdilik
hoşça kalın.
|