logo.gif (1228 bytes)

ÖNSÖZ

Otobüsün arkasında bir yerde ve akıl başka yerde. Kulakta walkman, onda da bir kaset tabii. Ses açılmış sonunda gibi, köprünün altında bir kartpostal manzarası. Hep aynı martılar, gemiler, sandallar, lodos,sis vesaire...
Bunları veya günlük hayattan arta kalanları kullanarak bir roman yazılabilir. Lakin bu roman, olsa olsa metoduyla ya gider Yaşar Kemal' in kapısına dayanır ya da Orhan Pamuk' un kara kitabından kaçak baskı olur. O vakit bunu yapmamak daha iyi. Ya ne yapmalı? Editörüm hazır konuyu vermişken ( eksik olmasın çok yardımcı oluyor, zarif bir zarf içinde gönderdiği kuş tüyü ekli papirüse yazmış, altın tozuyla ve tek kelime :" Önsöz") . "İşte " dedim kendime " bir editör böyle olmalı, detaylı açıklamalara ne gerek var, sözün özü, özlü söz, öndeki söz, nihayet önsöz.) Şapkam olsa kesin çıkarırdım.
Elbette , rehavete kapılmadan nihai süre içinde yazmalıydım önsözümü. Güzel de, bu romanın önsözünü yazarken bu gökdeniz malzemeyi nasıl kullanmalıyım derin düşüncesinin dalgalı sularında yüzerken, maalesef süre geçmiş.
Olsun. Ola ki şu müthiş asrımızda , teknolojinin optimal kullanımının gösterileceği bir uygulama ile belki de kendine özgü bir çözüm bulunabilir bu probleme de...
Farkındaysanız her şeye rağmen ortada olmayan bir önsöz üzre yormaktasınız nefis gözlerinizi. Sizin gözleriniz, şarkılarda anlatılan, şiirlerde mısralarca betimlenen, göz bankalarında da çok yüksek reeskont faizine tabi tutulan, olağanüstü güzel gözler...
Bırakın yazıyı. Bakın NS' de daha ne güzel yazılar var. "Yok, ben devam edeyim" diyorsanız, peşinen söyleyeyim ki yazının geri kalan kısmında, size ve gözlerinize yahut diğer organlarınıza dair hiçbir şekil ve surette övgü, sövgü ve/ veya öznel sair değerlendirme yahut iltifatlara rastlamayacaksınız. Yazar, bu konuyu peşinen ve geri dönülemeyecek biçimde size beyan eder.

!'^+%+&/()=?__?=)(/&%+^'!'^^++%%&&/()=?_!'^^++%%&&/())=?___?

Yukarıdaki satır, klavye olanakları zorlanarak dikenli tel fonksiyonu ifa etmesi düşünce ve amacıyla yapıldı. Yani artık yazının bu bölümünü yalnızca merak dürtüsü ile konuşlanmış okur, ne yapsın diye? Eveeet, okusun diye değil mi?

Sen sevgili beni bir oyuncak gibi kurcalayıp yani ne bileyim belki bir aksiyon adamı olduğum sanısıyla, daha doğrusu yanılgılı bir sanıyla fırlatıp atacaksan oyuncak çekmecene haydi çekinme şimdi yap bunu bir kez dene bakalım çoook zevkli olacak görürsün telefonu al sonra çevir numarasını yeşil kazaklı salağın ve deki ona:
Biz onlara kalp verdik görsünler diye ve onlara çocuklar verdik, meyvalar, meyva bahçeleri verdik ki çoğalsınlar diye.
Bunu sen söyle, böyle söyle anlamasın salak. Arada da pilimi çıkar ki içime akmasın.
battery not included

Okur!
SEN ŞİMDİ NE OLDUĞUNU BİLİYORSUN ARTIK. BU YAZI BİR ÖNSÖZ.
Bana ve benim gibilere karşı duygu, düşünce ve izlenimlerine dair bir küfür boyutunu geçmeyecek kompozisyonunun önsözü.
Yalnız senden küçük bir ricam olacak:
Editörüm masumdur. Ben sadece onun kuş tüyünü kullandım.

Berkant ÜLGEN