BÜLENT SÖNMEZ


ORTADOĞU MEKTUPLARI - 1

(ortadoğu çocuğu Azize'ye ve büyümeye hasret tüm çocuklara)

vurulduğunu söylediklerinde henüz çocuktum

aklım ermiyordu henüz bazı şeylere

hep ölüyordunuz azize

anlamıyordum

çocuktum

şimdi beni sorarsan azize

ölen her kardeşimle ölüyorum

her toprağa düşenle ben de düşüyorum inan

tüm acıları bir yürekte taşımak çok zor azize

tüketiyor adamı

ama beraber ağlayacağız ağlanacaksa

gülünecekse beraber güleceğiz

sana şimdi mutluluklardan söz etmek olmayacak

ancak er geç sevdanın tanyeri atacak inanıyorum

bu inanç değilmi ki bizi ayakta tutan

inanç değil mi alnımızı her toprağa koyuşta yüzümüzü ağartan

ki bu yangınlı bir sevdadır uzundur unutulmazdır

inan azize esir kamplarını hep senin için yapıyorlar

yeni azizeler doğmasın diye ölüm hapları üretiyorlar

senin için çalışıyor silah fabrikaları

seni daha çok köleleştirmek için özgürlük şarkıları besteliyorlar adına

ve durup ezilmişliğine bir dolu amin diyorlar görkemli mabetlerde

bırak özgürlükleri onların olsun azize

insan hakları beyannameleri

onların olsun tevratları incilleri

marxları leninleri

onların olsun barışları güzel günleri

inan bunlar inandıkları şeylere de sadık değiller

senin saçların denli dürüst değiller inan

bunlar Hiroşimada ölen çocuğun destanını yazarlar da

seninkini yazmazlar

acıları onlara layık görmezler de sana layık görürler

sanatçıları düşünürleri politikacıları

yani büyük insanları toplumlarının

sana sağır ve dahi kördürler

ayağına diken batmaya görsün rus çocuklarının

amerikan çocuklarının

yahudi çocuklarının

ayağına diken batsa feryadu figan koparırlar da

burunlarının dibindeki azizeleri görmezler

seni asla sevmezler azize

seni hiç mi hiç sevmezler

bu yüzden çocuk dediklerinde sen değilsin söyledikleri

asla sen değilsin

ki bu yüzden özgürlük dediklerinde sen bukağıları anla

eşitlik dediklerinde sen ezilmeyi anla kendi payına

onların şarkılarını söylemedikçe sen bunları böyle anla azize

sana ne kadar uzaklar biliyor musun

sana oldukça uzaklar

bense seni bir yürek çırpıntısında duyuyorum

o denli yoğun

inan azize

sömürüyü sevmedikçe bizi sevmezler

zulme rıza göstermedikçe

hakikate yandaş oldukça

unutma bunları azize tanı bunları

Allah’ın nusreti gelende nasıl geleceklerse insanlar bölük bölük

senin şarkıların okunacak meydanlarda unutma bunu

biliyor musun azize

emir kulu olmasaydık her şey kolaydı

Umutlu olmasaydık

Sevdalı olmasaydık

Kolaydı herşey ölenle ölmeseydik

Kardeş dememiş olsaydık birilerine

İnsan dememiş olsaydık

Bir ertelenmez yazgıdır bu yakamızı bırakmaz

Artık kendi şarkımızı söylemeliyiz

Bir zulüm şarkısını değil

Umut bizimle olmalı

Umutsuzluk bizden uzak olmalı

kusursuz bir sabahı karşılamaksa umut

umut her an yürekte uyanıksa

sancılıysa sevdalanmak

acıyla karışıksa

vaktidir bu şarkıyı öyle söylemek

yani umutlu

yani kavgalı

hoyrat söylemek

sevgili azize

yazmakla bitmez anlatacaklarım

hem hep yazmak bize acı çekmek size mi düşecek

hep ben yazacağım siz hep acı çekeceksiniz böyle giderse

inan gözyaşlarını silmeyi o kadar isterdim ki

ya da senin gözyaşların gibi

toprağa karışıp gitmeyi

anlıyor musun?