Ustalar ustası Halikarnas Balıkçısı var şimdi karşımızda. Engin tarih bilgisiyle,dolaşmış bir misinayı özenle çözer gibi,doğduğumuzdan beri bize öğretilen tarihi yanlışları bir bir düzeltmekle meşgul bu kitabında.  

    Bugüne dek batının sandığımız bir çok hikaye,olgu,düşüncenin aslında anadolu kökenli olduğunu gösteriyor.Avrupa'yla daha da kaynaştığımız şu sıralarda daha da önemi artan bir çok avrupai-tarihsel sorulara cevap veriyor.

    Bu genel girişlerden sonra yunan mitolojisindeki önemli tanrıları anlatıyor.Bazı hikayeler de katıyor tabii.Daha sonra eski Anadolu Uygarlıklarının etik ve dinsel karakterlerini hikayelerle gözler önüne seriyor.En sonda da yunan veznini anlatan kısa bir bölüm var.

    Bu kitabı okurken insan sürekli şaşırıp yine sürekli "A! o öyle miymiş yaa?" demekten kendini alamıyor.Mesela ben temmuzun anlamını biliyordum da böylesi derin bir hikayesi olduğunu öğrenince afalladım.

    Beğendiğim yönler elbet çok fazla ama maharet böyle bir eseri eleştirebilmekte.İki küçük şey söyleyebilirim bu konuda:

1- Nereye bakarsan bak zaten Türkler buldu,Türkler yaptı etti gibi çok milliyetçi bir anlatım var.Okuyan kişi Türk olunca sorun değil belki ama bu özelliği ile kitap başka milletten olan okurlarının gözünden düşücü nitelikte (Tabii balıkçı bunu hiç önemsemez)

2- Tüm bunlar tarihi veriler olduğu için aslında çeşitli kaynaklardan bulunup yazılmış şeyler.Ancak mesela bildiğim kadarıyla Hitilerin tarihi kendi kayıtlarından değil,diğer devletlerin tarih yazarlarının kayıtlarından öğreniliyor.Bence tarihi bir yazıda,az veya çok kaynak gösterilmeli.Bu hem gerçekçiliği arttırır,hem okuyucunun araştırmacı yönünü teşvik eder.

    Bunların haricinde harika bir kitap.Ancak Halikarnas Balıkçısı bu kitabında o muhteşem edebiyatını kullanmamış.Tarihçi kişiliğiyle binyıllık yanlışlara dur demiş.Balıkçıyı saygıyla selamlıyorum.