KARANLIKTA KAR YAĞIYOR
Ne maveradan ses duymak,
ne satirlarin nescine koymak o <<anlasilmayan seyi>>,
ne bir kuyumcu merakiyla islemek kafiyeyi,
ne guzel laf, ne derin kelam...
Cok sukur
hepsinin
hepsinin ustundeyim bu aksam.
***
Bu aksam
bir sokak sarkicisiyim hunersiz bir sesim var;
sana,
senin isitemeyecegin bir sarkiyi soyleyen bir ses.
***
Karanlikta kar yagiyor,
sen Madrid kapisindasin.
Karsinda en guzel seylerimizi
umidi, hasreti, hurriyeti
ve cocuklari olduren bir ordu.
***
Kar yagiyor.
Ve belki bu aksam
islak ayaklarin usuyordur.
Kar yagiyor,
ve ben simdi dusunurken seni
surana bir kursun saplanabilir
ve artik bir daha
ne kar, ne ruzgar, ne gece...
***
Kar yagiyor
ve sen boyle <<No pasaran>> deyip
Madrid kapisina dikilmeden once
herhalde vardin.
Kimdin, nerden geldin, ne yapardin?
Ne bileyim,
mesela;
Astorya komur ocaklarindan gelmis olabilirsin.
Belki alninda kanli bir sargi vardir ki
kuzeyde aldigin yarayi saklamaktadir.
Ve belki varoslarda son kursunu atan sedin
<<Yunkers>> motorlari yakarken Bilbao'yu.
Veyahut herhangi bir
Konte Fernando Valaskerosi de Kortoba'nin ciftliginde
[irgatlik etmisindir.
Belki <<Plasa da Sol>>da kucuk bir dukkanin vardi,
renkli Ispanyol yemisleri satardin.
Belki hicbir hunern yoktu, belki gayet guzeldi sesin.
Belki felsefe talebesi, belki hukuk fakultesindensin
ve parcalandi universite mahallesinde
bir Italyan tankinin tekerlekleri altinda kitaplarin.
Belki dinsizsin,
belki boynunda bir sicim, bir kucuk hac.
Kimsin, adin ne, tevelludun kac?
Yuzunu hic gormedim ve gormeyecegim.
Bilmiyorum
belki yuzun hatirlatir
Sibirya'da Kolcak'i yenenleri
belki yuzunun bir tarafi biraz
bizim Dumlupinar'da yatana benziyordur
ve belki bir parca hatirlatiyorsun Robespiyer'i.
Yuzunu hic gormedim ve gormeyecegim,
adimi duymadin ve hic duymayacaksin.
Aramizda denizler, daglar,
benim kahrolasi aczim
ve <<Ademi Mudahale Komitesi>> var.
Ben ne senin yanina gelebilir,
ne sana bir kasa kursun,
bir sandik taze yumurta,
bir cift yun corap gonderebilirim.
Halbuki biliyorum,
bu soguk karli havalarda
iki ciplak cocuk gibi usumektedir
Madrid kapisini bekleyen islak ayaklarin.
Biliyorum,
ne kadar buyuk, ne kadar guzel sey varsa,
insanogullari daha ne kadar buyuk
ne kadar guzel sey yaratacaklarsa,
yani o korkunc hasreti, daussilasi icimin
guzel gozlerindedir
Madrid kapisindaki nobetcimin.
Ve ben ne yarin, ne dun, ne bu aksam
onu sevmekten baska bir sey yapamam.
Nazım HİKMET