KİTAP HAKKINDA YAZARIN AÇIKLAMASI
Okuyucunun karşısına değişik bir kitapla çıkıyorum. Bir ömür boyu tutulmuş
notların yeniden düzenlenmesi ile meydana gelen bu kitabı, bazı açıklamalarla
okucuya sunmayı bir görev sayıyorum.
Kitabın birinci bölümünü teşkil eden Biyografik Notlar’da kendimi anlatıyorum. Bu kitap bir anı kitabı değildir. Zaten sayfalar ilerledikçe okuyucu da bunu anlayacaktır. Ben, bir empresyonist gibi, bendeki birikimi tuale geçiriyorum. Hayatın içinde bu kadar uzun kalmış ve var olan her şeyle içli dışlı yaşamış bir insanın görebildikleri genel anlayışa uymuyorsa, bu gerçeği tartışıyor demektir. Ben, insan üzerinde, insan-düşünce-duygu üçgeninin değişik açılı biçimleri üzerinde bir şeyler bildiğimi sanıyorum; ve onları başka insanlara da anlatmak istiyorum.
Biyografik Notlar, benim kişiliğimin doğuş ve oluş hikayesidir. Onları,
yaşarken, son kırk yılda, parça, parça, işler ve olaylar içinde kendime dönüş
fırsatları yakaladıkça, yazdım. Çocukluğum, öğrenim yıllarım, çalışma
hayatım, iş içinde kazandığım bilgiler, insanlarla ilişkilerim ve yaşlandıkça
öğrendiklerim bu bölümde veriliyor. Böylece okuyucu ile tanışmış oluyorum. Ondan
sonraki bölümlerde artık sadece düşünenler vardır; ve benim bildiklerim ve yanlış
diye altını çizmek istediklerim, bu bölümlerde anlatılmaktadır. Kitabın ikinci ve
üçüncü bölümlerinde: yaşarken, çalışırken, toplumun içinde ya da yakın
çevremde tanıdığım insan'ı anlatıyorum. Bence insan, bugüne kadar üzerine
gereğince eğilinmemiş bir büyük ilim konusudur. Bizim benimsediğimiz hayatı yapan
insan’dır ve bizim insan’ı tanıma konusunda bilgilerimiz pek sağlam temelli
değildir. İnsan ilişkilerinde somut değil soyut kurallara bağlı bir tutumumuz
vardır; ve son derece kaygan bir değerler zemini üzerinde düşüp de
yararlanamayanımız
yok gibidir. Ben insanlara hep sevgi ile, ama bilimsel gözlemciliği elden bırakmayarak
yaklaştım. Kendi insanımızı hayatın her hali içinde, düşünce duygu ve
davranışları ile izledim. Bu arada varabildiğim sonuçları bütün insan
ilişkilerinde denedim, doğru
ya da yanlışlıklarını saptamaya çalıştım. Öğrendiklerim beni hayata derinden
bağladı. Yaşamın ruhu olan felsefeyi, kendi bilgilerimle geliştirmek istedim. İş
hayatım, görmek ve düşünmek için bana çok fırsatlar ve zaman kazandırıyordu. Bu
talihimi değerlendirdim ve hayatın tümünü kapsayan ilişkilerin sırlarını bulmaya
çalıştım. Bu iki bölüm, benim bilinmeyen yanımı,
düşünen ve yazan sabırlı kişiliğimi okuyucuya sunacaktır.
Notlarımın dördüncü bölümü, benim için ayrı bir önem taşımaktadır. Doğu ve batı ayrımının ana kaynağını insanda buluyorum; ve duygusu, düşüncesi, davranışlarıyla iki ayrı dünyanın insanlarını, yaşamın geniş çerçevesi içinde eleştiriyorum. Bütün hayatım boyunca duyduğum ‘Batılılaşmak’ , ‘Batı uygarlığına erişmek’ , ‘Doğululuktan kurtulmak’ gibi siyasal ve sosyal konuların insan yapısı açısından ele alınışı, sanıyorum okuyucunun ilgisini çekecektir.
Beşinci bölümde, politika ile ilgili değer yargılarını, düşünceleri, rejim tartışmalarını: insanın siyasal bir kişilik kazanmasında rolü olan eğitim, kültür, ilim, din, ahlak, yasa, uygarlık kavramları üzerindeki yargıları, pratik hayatın içinden geçen uzun ömrümün bilgileriyle eleştiriyor ve tartışıyorum.
Altıncı bölüm ise, benim hayatımın en anlamlı ve yararlı ilgisi üzerine
kuruludur. Orada, Atatürk düşüncesini, yaşayan bütün kuşaklarla, özellikle
gençlerle konuşmaya hazır: kendimi 1920’lerdeki gibi genç, ateşli, inanmış ve
güçlü gören bir kişilikle ortaya atılmaya hazır buluyorum.Kitabı, Atatürk
düşüncesini kendine yol açıcı bir ışık olarak seçmiş bir yaşlı insanın,
genç kuşaklara
O’nun ışığını yansıtmak çabası olarak değerlendirenler; bana, amacıma
erişmenin büyük mutluluğunu hediye etmiş olacaklardır.
Notlarımın kitap haline getirilişi sırasında beni en fazla düşündüren konulardan biri de, genç kuşakların konuştukları bugünkü dil ile, benim eski kelimeleri hayli bol konuşma ve yazma dilimin bağdaştırılması idi. Notlarımın bugünkü dile uyumunu sağlayan yazar Sadun Tanju’ya ve beni böyle bir kitabı yayınlamam konusunda teşvik eden tüm dostlarıma burada ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Yeni Türkiye’mizi yaratan Atatürk’ün atmosferinde yol arayan bugünkü kuşaklara sunduğum bu notlar, tabiat bilgilerinin aydınlığında varabildiğim yaşam gereçlerinden meydana getirilmiş mütevazı bir derlemedir.
Istanbul, Ayazpaşa, Ocak 1980
Kazım Taşkent
Yaşadığım Günler
Yaşantı