logo.gif (1228 bytes)

Önsözler/Başlangıçlar

Rien n'est beau que le vral;
Le vrai seul est almable. **
(Doğrudan başka hiç bir şey güzel değildir,
Yalnız doğrudur sevilmeye değer)

Boileau


Önsöz - Bir eserin amacını, konusunu işleniş biçimini veya yöntemini açıklayan, bazen hazırlanmada emeği geçen kişileri belirten yazı, söz başı, ön deyiş.

Başlangıç - 1. Bir işin, bir konunun, bir olayın, bir dönemin, bir hayatın vb. nin ilk bölümü; 2. ön söz, söz başı veya giriş, mukaddime

Bugüne kadar okuduğum kitaplarda, hoşuma giden sözler oldu, nefret ettiğim, beğenmediğim, yazarına aşık olduğum sözler oldu. Bunları düşündükçe, hepsini alt alta yazıp, alıntılardan oluşan bir kitap, bir yazı ortaya çıkartmak istemişimdir. Bir gün, yazarlarla ilgili söyleştiğim bir arkadaşım, "bir takım yazarlara hala alışamadım ama Walter Benjamin gibi bir adamdan da asla vazgeçemedim." demişti. O güne kadar adını bile duymadığım bu yazar, iki dünya savaşı arasında yazılarını yazmış ve Gestapo'dan kaçarken Fransa sınırında intihar eden bir felsefeciymiş. Adamın derlemelerini okumağa başlayınca, farkettim ki; bu alıntılar yapma fikrim meğer bana özel bir şey değilmiş. Benjamin de alıntılardan ama sadece alıntılardan oluşan bir kitap yazmak istermiş.

İşte bugüne kadar daha iyisine rastlamadığım bir başlangıç;

" Tanrıdan dilerim ki; yüreklenen ve okuduğu kitap gibi geçici olarak canavarlaşan okur, bu kasvetli ve zehirli sayfaların ıssız bataklıklarında sarp ve yabanıl yolunu şaşırmadan bulur; çünkü kesin bir mantık ve en azından kuşkusuna denk bir ruhsal gerilimle başlamazsa okumasına, bu kitabın saçtığı kokular tıpkı şekerin suyu içmesi gibi emecektir ruhunu. Bundan sonraki sayfaları her önüne gelenin okuması hiç de hayırlı olmaz; ancak pek az insan tadına varabilir, başını belaya sokmadan, bu acı meyvenin. Öyleyse, sen, çekingen ruh, böyle el değmemiş fundalıkların uzak derinliklerine girmeden önce adımlarını ileriye değil, geriye at. İyi dinle sana söylediğimi: Adımlarını geriye at, ileriye değil, annesini soylu bir bakışla seyreden bir oğulun gözlerini saygıyla başka yöne çevirmesi gibi; ya da, daha doğrusu, birden, fırtınanın habercisi garip ve güçlü bir rüzgarın çıktığı ufkun belli bir noktasına doğru, sessizlik içinde, bütün gücüyle kanat çırpan, kışın soğuğunda titreyen, derin düşüncelere dalmış, uçsuz bucaksız bir turna katarı benzeri………"

Yeni başlangıçlar için genelde güzel şeyler düşünülür, yazılır, çizilir. Eskilerin "tu kaka", yenilerin "cici" olması unutmayın ki, ta çocukluğumuzdan beri öğretilir.

Ben içinde başka fikirler geçen bir başlangıç okutmak istedim size. Çünkü, güzel olanı herkes beğenir; yaşar, yaşatır. Zor olan kötü olanı, çirkin, kaba olanı söyleyebilmekte diye düşünürüm. İçindeki kabalığı telaffuz edebilmekte. Burnunu karıştırdığını itiraf etme geyiği gibi. O yüzden de, böyle birinin başlangıcını seçtim. Bu başlangıcın yazarı iyi olmanın değil, asıl içindeki kötülüğü açıklamanın erdem olduğunu savunuyor. Ama kötülüğün kendisini değil. Tıpkı aklımda kaldığı kadarıyla Hasan Hüseyin'in yazdığı şu şiir gibi:

"…
Ölmek o kadar kolay ki
utanıyorum
Yaşamak öylesine zor ki
utanmıyorum
…"

O bunları yazaren eminim farklı ortamlardan, yaşantılardan bahsediyordu ama bu tarz şeyleri genelleme huyumuz var ya, ben de açıklama yapmak için kullanayım dedim…

Çağrışımlar mesela. Tıpkı genellemeler gibi, çağrışımlar da ilişkili olsun, olmasın, bir takım şeyleri birbirine bağlar, ilgiliymiş gibi gösterir. Böyle "önsöz, başlangıç" konulu bir sayı çıkaracağımızı öğrendiğimde aklıma, Maldaror, Benjamin ve Salah Birsel geldi. Salah Birsel ne alaka demeyin; çağrışım bu ya; yazmağa başlamak istememin en büyük sebeplerinden biridir Salah Birsel; özellikle, sizinle paylaşmak istediğim şu cümleleri…

" Bu günlük benim can gözümdür.
Sesi, Erciyes Dağı gibi sipsivri olsa da
Tanikasını hiçmihiç yitirmez.
Baskette teketek oyuncudur.
Dikkat, dört fondluk da bir bataryadır.
Hiç antre kaçırmaz. Sözcüklerden,
Şiirden ağız ağıza öpücük alır.
Kimi zaman kendini Kerem sansa da
Yükünü yukarı yığmaz. Yani yalımını
Herkesin önünde indirir. Herkesten
Aleyk alır, herkese aleyk verir.
Onun bir kerterizi, bir nişanı daha vardır:
Yalnızlığımın fırınlanmış kokusudur."

İçinde kötü fikirlerin, olayların geçmeyeceği nice yeni yıllara, sağlıcakla kalın..

Günay ÇAMLAR