N S - Periyodu Olmayan Periyodik Dergi


JETON



Maviliklerin içine çekildim. Bir boşluktan düşer gibi bir boşluğa doğru çıktım. Göğsümden beynime doğru hızla birşeyler akmaktaydı. Gözlerimi araladım aşağı doğru baktım. Bir yatak gördüm hayal gibi. Bir duvarda kayıyordum yukarı doğru beyaz. Ellerimi uzatıyorum. Tırnaklarımla tutunmak kaymamak geçiremiyorum tırnaklarımı. Canım acımış olmalı diye ellerime bakıyorum yoklar. Aşağıda. Yatağın etrafında iki üç kişi ve yatağın içinde ben. Yol bitti tavanla duvarın kesiştiği yerdeyim. Artık o hız yok çekilmiyorum ama düşmüyorum. Bir ışık gibiyim. Sesler var konuşmalar ama anlayamıyorum sanki bilmediğim bir lisan. Ben yataktayım şimdi daha iyi görüyorum. Kıpırdamıyorum. Beni çağrıyor gibiyim. Gitmeliyim diyor ışık ben ama hareket edemiyorum. Bir ses çağırıyor kalbim duyuyor. Kendime bakıyorum ben yokum yokolmuşum. Kendimli konuşuyorum sözcükler serpişiyor aşağıdaki yatağa. Bana bakıyorum beyaz duvar. Bunları okumuştum diyorum. Hani bir anı yaşarsın ve dersin ki ben bunu yaşamıştım. Böyle bir an da olmalıyım. Düşmek istiyorum. Gücüm yok. Kaybediyorum biliyorum. Birazdan bir film oynamalı diyorum. Yaşam Hikayesi. Gülümsüyorum galiba.

Film falan oynamıyor. Hiç bir şey hatırlamıyorum. Yalnız bir ışık. Zamanda bir şeyler değişiyor. Birimi bilemiyorum. Çok uzun bir zamanda geçmiş olabilir. Belki birkaç saniye.

Şimdi Bodrum’ da olmalı -habersiz kimsesiz ve özgür – ydım. Şimdi Hindistan’ da çamaşır yıkayanları görüntülemeliydim Ganj’ da. Günışırken Piyer Loti’ de bu sabah ayazında üşümeliydim. Bu hastane odasında ne işim vardı üstelik ölmüş olarak. Beyaz önlüklü ve yeşil önlüklü doktorlarım hala bedenimden umut kesmediler. Benden habersiz bana rağmen.
Ölüm son değildir. Ölüm son değildir. Ölüm son değildir. Bu ses nereden geliyor. Ben mi kendimi kandırıyorum. Bir mezarlıktan geçen küçük zenci çocuk gibi. Çok az kaldı. Siduri – Bize doğru gelen Tanrıların tenidir dedi. Ama hiç kimse yoktu. Seslerden başka. Peki benim tenim nerede dedim.
Sustu.

Tepede bir sıcaklık ve göz kamaştıran bir ışık yükseldi. Gözalabildiğine kum kızgın. Yürüyorum hayır hayır koşuyorum kumlara değmeyen ayaklarımla. Yön yok. Yorgunluk yok. Ölüm son değildir diye haykırıyorum. Altımda kumdan mezarlar sarı kum. Çağrıya kulak ver diye yankılanıyor bir ses. Gökyüzüne bakıyorum duvarı görüyorum. Köşesinde bir ağ. İçinde ölü bir örümcek. Kurumuş.

Ellerimi sıkıyorum sımsıkı. Kimse açamaz daha sıkarsam. Kimse alamaz son jetonumu benden. Son bir kez daha denemeliyim. Son jetonum bu benim.




İlker ERAKINCI