N S - Periyodu Olmayan Periyodik Dergi


Vedalaşma - Uzak Dünyanın Şarkıları



(yayına hazırlayanın notu:Roman, 2000 yılında ,Güneşin bir novaya dönüşeceğinin anlaşılmasından sonra insanın soyunu sürdürme amacı ile tohumlama gemilerini uygun gördüğü gezegenlere göndermesi ve 3620 yılında dünyanın yokolmadan önce Macellan adlı geminin yapılarak içinde 925,000 seçilmiş insanla birlikte Sagan İki adlı gezegene doğru yol alması sırasında geçer.Sagan İki’ye giderken Macellan, Thalassa gezegenine uğrar, bu gezegen 700 yıl önce dünyadan gönderilen bir tohumlama gemisi sayesinde kolonileştirilmiştir.Ve oradaki insanlar Macellan gemisi gelene kadar hiç dünyalı ‘amca’ları ile karşılaşmamışlardır.Dünyalılar (romanda Arzlılar olarak geçiyor) Thalassa gezegeninden gemiye kalkan olarak kullanılmak üzere buz almak uğramışlar ve bu arada Dünyada o zamana kadar öğrendiklerini Thalassa’lı kuzenlerine anlatmaktadırlar.Aşağıdaki pasaj Dünyalı Kaldor Moses’in Macellan gemisi Thalassa’dan Sagan İkiye doğru ayrılmak üzere iken, dünyanın sonunun gelmesi ile ölmüş karısı Evelyn’e yazdığı hayali mektup:)

Uzun uykuma başlamadan önce bu seninle yapacağım son konuşma Evelyn.Halen Thalassa’dayım, ancak beni Macellan’a taşıyacak mekik az sonra havalanacak; üçyüz yıl sonra Sagan İki sistemine gireceğimiz güne kadar bana ihtiyaçları yok…

Buradaki en iyi dostum Mirissa Leonidas’la az önce vedalaştığım için kalbim biraz buruk.Onu tanısan ne kadar severdin kim bilir! Thalassa’da karşılaştığım en zeki insan bu hayat dolu genç kadın.Saatlerce konuştuğumuz olurdu – gerçi senin beni, daima eleştirdiğin monologlardan pek farklı olmazdı ama…

Benden tanrıyı anlatmamı bile istedi; ama verecek cevap bulamadığım en kurnazca sorusu bu değildi.

Çok sevdiği erkek kardeşinin öldüğü gün bana sordu, “ Üzülmenin amacı nedir? Herhangi bir biyolojik işlevi var mı?”

Bu sorunun daha önce aklıma gelmemiş olması ne garip!Ölülerini üzülmeden hatırlayan zeki bir canlı türü ne kadar başarılı olurdu – hatta hiç hatırlamasaydı.Elbette böyle bir toplum insanlığını tamamen kaybederdi; ama başarısı en az Arz’daki karınca ya da termitlerinki kadar parlak olabilirdi.

Üzülme kavramı sevginin kaza eseri ortaya çıkmış – üstelik hastalıklı – bir yan ürünü olabilir mi?Ve tek amacı biyolojik bir işlevin yerine getirilmesi midir?Bu düşünce tarzı garip ve rahatsız edici geliyor.Çünkü bizi insan yapan duygularımızdır, her yeni sevginin bizi adına zaman ve kader dediğimiz, o iki teröristin kucağına atacağını bilmemize rağmen kim sevmekten vazgeçebilir ki?

Mirissa’yla sık sık senden de bahsettik Evelyn.Bir erkeğin ömrü boyunca tek bir kadını sevip öldükten sonra başkasını aramayacğına inanmak onun için çok zor oldu.Bir keresinde bu düşüncenin ona – ve tüm Thalassa’lılara – kıskançlık kadar anlaşılmaz olduğunu söyledim; verdiği karşılık her ikisini kaybetmekle kazançlı çıktıkları oldu.

Beni çağırıyorlar; mekik hazırmış.Thalassa’ya veda etme vakti geldi.Ve senin görüntün de bulanıklaşıyor artık Evelyn. Başkalarına öğüt verip duruyorum ama belki de kendi acımın beni terketmesine izin verme zamanı geldi artık.Çünkü artık zarar görmeye başlayabilirim; buranın senin hatırana katkıda bulunacağını sanmıyorum.

Thalassa tedavimde başrol oynadı.Bir süredir seni kaybettiğim için üzülmek yerine seni bulmuş olduğuma sevinmeyi tercih ediyorum.

Üzerimde garip bir rahatlama var.Hayatımda ilk kez Budist dostlarımı, tarafsızlık felsefelerini – hatta Nirvana’yı- anladığımı düşünüyorum…

Ve şayet Sagan İki’de uyanamazsam önemli değil.Ben üzerime düşen görevi yaptım ve müsterihim.




Uzak Dünyanın Şarkıları, Arthur C.Clarke