"CAMERA  OBSCURA"dan çağımıza,
Fotoğraf Makinesinin Kısa Tarihçesi
 

İnsanoğlu, çevresinde var olan ve gözünün gördüğü nesnelerin görüntüsünü bir levha üzerinde kalıcı kılmayı, yaklaşık olarak 150 yıl önce başardı. Endüstri ve teknolojinin her alanda şaha kalktığı bu dönemde fotoğraf endüstrisi de hızla gelişti ve yüzyılımız başlarında, bugün yaygın olarak kullanılan malzeme ve makinelerin ilk örnekleri üretilmeye başlandı.

Ancak fotoğrafın geçmişi yüz yılla sınırlı değildir. Fotoğrafa temel oluşturan görüntü elde etme yöntemi, çok eski tarihlere dayanır. Latince Camera Obscura (karanlık oda) adı verilen, bir yüzeyine küçük bir delik açılmış kapalı kutuda, deliğin karşı tarafındaki iç yüzeye, dış görüntünün ters imgesinin düştüğü, ortaçağdan bu yana biliniyordu. İlk kez 13. yüzyılda, ünlü İngiliz bilgini Roger Bacon tarafından betimlenen Camera Obscura'dan Leonardo da Vinci de söz etmiştir ve birçok Rönesans ressamının, gerçeğe daha yakın çizimler elde etmek amacıyla Camera Obscura'dan yararlandıkları sanılmaktadır. 1550 yılında İtalyan bilim adamı ve matematikçi Cardano, karanlık kutunun deliğine bir mercek yerleştirerek görüntünün netleştirilmesini ve güçlendirilmesini sağladı. Bunu izleyen yıllarda merceğin karşısındaki yüzeye bir buzlu cam takıldı; kutu taşınabilir ve kolayca kullanılabilir boyutlara getirildi.


(resmin üstüne tıklayınız)
 

Görüldüğü gibi optik görüntü yüzyıllar önce elde edilmişti. Bundan sonraki aşama, "bu görüntüyü sonsuza kadar tutsak etmekti". Ancak bu hayali gerçekleştirebilmek için ışığa duyarlı kimyasal maddeleri oluşturmak gerekiyordu. 1802 yılında Thomas Wedgewood ve Humphry Davy adlı iki İngiliz bunu başardı. Ne var ki elde ettikleri görüntüleri, kalıcı bir biçimde saptıyamıyorlardı. Sonuçta, 1825'e doğru Fransız kimyacı Nicéphore Niepce, elde edilen görüntüleri saptamayı ve kalıcı kılmayı başardı. Artık ışık görünmüştü.

Niepce, 1829 yılında ressam L.J.M.Daguerre ile ortak oldu; birlikte çalışmaya başladılar, ancak Niepce 4 yıl sonra öldü. Daguerre, Niepce'in buluşunu geliştirmeye devam etti. Gümüşle kaplı bakır levha kullanıyor, görüntüleri civa buharında meydana çıkarıyor, hiposülfitle saptama banyosu yapıyordu. Sonuçta Daguerre, buluşun asıl sahibi Niepce'in adını bile anmadan, ortak buluşlarını kendi adına Fransız Bilimler Akademisi'ne tescil ettirdi. Olay bütün dünyada duyuldu. Yıl 1839'du ve biz bu tarihi, fotoğraf makinesinin doğum yılı olarak kabul edebiliriz.