DERSIM   Dergisi,      sayi 7        sayfa 18
 
 

|Main||media||Dersim7||Language||Research||Kultur/Zagon| |Email

 
 
                              EMEK CEPHESİ ve 1 MAYIS

Atilay AYÇİN
Hava iş Sendikası Genel Başkanı

 

Her yıl 1 Mayıs öncesi, günün önem ve anlamı üzerine değişik çevrelerce birçok şey söylenir ve de yazılır. Bu söylenenler 1 Mayıs'ın ne tür mekanlarda kutlanabileceğine ilişkin olmakla beraber, nasıl kutlanması gerektiği biçiminde de olabiliyor. 1 Mayıs'ın Dünya işçi sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü olduğu bilindiği gibi alanlarda kutlanması gerektigi de bilinmektedir. Asıl üzerinde durulması gereken 1 Mayıs öncesi kitleler arasında olması gereken örgütlü birlikteliğin ve dayanışmanın, mücadele anlayışının oluşturulup, oluşturulmadığıdır. Bu tespitin doğru yapılması önümüzdeki 1 Mayıs'a ilişkin sağlıklı  bir değerlendirme yapmanız için yardımcı olacaktır. Ülkemizin gündemi baş döndürücü  bir hızla değişirken, emekçi insanlara  yönelik saldırılar her geçen gün dozu artırılarak  devam etmektedir. Bu ülkenin devrimci ve demokrat güçleri, öncü kadroları, parti ve dernek benzeri örgütlenmeleri  işçi sendika ve konfederasyonları tüm olumsuzlukların yaşandığı bu sürece müdahaleci olamıyorlar ve kitleler arası dayanışmayı sağlamıyorlarsa, salt 1 Mayıs'a yönelik yan yana duruşları yapaydır ve geçicidir. Oysa ki bu yan yana duruş sürekli ve kararlı olmak  zorundadır.

Emperyalist güçlerin yeniden yapılanma ve uyum politikaları adı altında dayatmış oldukları reçeteler, neyi gerektiriyorsa onu yapmak için iktidara gelen siyasi partilerin oluşturduğu  hükümetler almış, oldukları karar ve çıkarmış oldukları kanunlarla, tüm olumsuzlukların faturasını bu ülkenin işçilerine, emekçilerine kısacası yoksul  halklarına ödettirdikleri  bilinmektedir. Bu gerçekliğin bilinmesinin yanı sıra benzeri olumsuzlukların tespit politikalarında ortalama bir görüş içinde olursa da çözüm politikalarında ortak paydanın yakalandığını söyleyebilme şansına kendi açımızdan sahip değiliz. Oysa ki önemli olan çözüm politikaları üzerinde ortak bir payda yakalayabilmektir. Ancak bu paydanın yakalanmış olması ve gereklerinin yerine getirilmesi ile 1 Mayıs öncesi süreç değrlendirilmiş olabilecektir. Doğaldır ki önceki süreçte oluşturulan birlik, mücadele ve dayanışma 1 Mayıs günü miting alanlarında mücadelenin taçlandırıldığı bir final havasına dönüşebilecektir. Katılımıyla, coşkusuyla ve de ruhuyla, 34 şehidiyle 77 1 Mayıs'ının unutulmamasının özünde, 1 Mayıs öncesi oluşturulan toplumsal muhalefetin, alternatif  bir güç olma özelliğini taşıması  yatmaktadır. İşçi sendikalarından , öğrenci derneklerine kadar ülkede yaşanan her türlü olumsuzluğa karşı çıkma noktasında bütünleşen tüm demokratik güçlerin ve sivil toplum örgütlerinin, düzenin sahiplerinin yüreklerine salmış oldukları  korkuları ve bu korkunun heyecanı ile 34 tane insana kıyabilecek kadar vahşileşen güçlerin telaşlarını unutmamak gerekir. Faşizme ihtar ve DGM' lere Hayır "Mitingleri ile 1 Mayıs öncesi oluşturulan ortak mücadele ve dayanışmanın bu dönemki 1 mayıs'lara nasıl yansıdıüını unutmak mümkün değildir. Ülkemizin bugün içerisinde bulunmuş olduğu şartlar ve koşullar geçmişe göre daha ağırlaşmış, saldırılar daha çok acımasızlaşmıştır.

Açlık, sefalet işkence ve ahlaksızlık gibi benzeri olaylar günlük yaşamın birer parçası haline getirilerek , insanlara kanıksattırılmış, özelleştirme, işten atılmalar ve çok taraflı yatırım anlaşmaları (MAÜ) gibi saldırılar ulusal bağımsızlığımızı  hedef alan ciddi emperyalist saldırılardır. Ve tüm  bunların yanı sıra 15 yıldır sürdürülen fiili savaş politikaları ile bu ülkenin harcına ter damlatmış Kürt halkının imhasını amaçlayan kirli bir savaş yaşanmaktadır. Hakim sınıfların kendi sınıfsal çıkarları adına yaratmış oldukları ve bizlere dayattıkları bu saldırıların durdurulması ve karşı bir çıkışın örgütlenmesi ancak emek cephesinin oluşturulması ile mümkün olabilecektir.

1 Mayıs bu düşünceyi  taşıyan anlayışların bir araya gelmesi ve yan yana durması açısından bir kez daha önem taşımaktadır. Tabii ki böylesi bir yan yana duruşun, süreklilik arz edebilmesi, sınıfsal bir tavırla kalıcılaştırılabilmesi yan yana durması gereken demokratik güçlerin her türlü kısır ve yapay sürtüşmelerden arınması  ile mümkün olabaleceği gibi "küçük olsun benim olsun" türü küçük burjuva hastalığından da kurtulmaları ile söz konusu olabilecektir.

Kısaca özetlemek gerekirse, demokrasi, barış ve halkların kardeşliği özleminde birleşen, savaşa, sömürüye, işkenceye, faili belli cinayetlere, enflasyona , özelleştirmeye, çete ve mafyaya ve bunun gibi vahşi kapitalizm saldırı politikaları doğrultusunda geliştirilen resmi ve gayri resmi baskı unsurlarına "HAYIR" diyen tüm güçlerin kendilerini ifade edebildikleri özgür yapılarıyla ortak bir paydada buluşmaları bir zorunluluktur. Bu zorunluluk içindir ki 1 Mayıs öncesinde temeli atılacak olan birlik, dayanışma ve mücadelenin önemi artmaktadır.

Bunların yapılması durumunda 1 Mayıs'lar öncesi dönem değerlendirilmiş olmakla beraber., 1 Mayıs alanlarında verilen mesajların arkasında durabilmeyi becerirsek 1 Mayıs sonrası da birlik, mücadele ve dayanışma anlamında değerlendirilmiş olacaktır. Katılımı  ile, coşkusu ve ruhu ile unutulmayacak 1 Mayıs'ları ancak böyle yaratabiliriz. 1 Mayıs'lar ancak bu şekilde evrensel ve tarihsel gerçekliği doğrultusuna uygun olarak anlam kazanacak, bu şekilde taçlandırılabilecektir.
 

 

|Main||media||Dersim7||Language||Research||Kultur/Zagon| |Email