Zaza Kirmanc Dimili
Research & Comments - Arastirma ve
Görüsler.
|
Martin van Bruinessen
Ara basliklar
Osmanli öncesi ve erken Osmanli tarihinde Heterodoks Kürtler Benligin yer degistiren hayalleri Resmi tarih Alevi Kürtler'i tanimliyor Kendini Zaza, Alevi ve Dersimli olarak tanimlayan etnik kimlikler 'Alevi Kürtler' terimini, kendilerini Kürt olarak tanimlayip tanimlamadiklarina bakmaksizin, Zazaca ve Kurmanci konusan tüm Aleviler için kullanacagim. Bu terimi kullanmam, onlarin 'gerçekte' ya da 'esasen' Kürt ya da baska bir sey olduklari iddiasini tasimaz. Alevi Kürtlerin merkezi, Dersim'den (Tunceli ili ve ona komsu olan Erzincan'in Kemah ve Tercan ilçeleri ile Bingöl'ün Kigi ilçesinden) ibarettir. Dersimliler, Bati Dersim'in (Çemisgezek ve Pertek'in de kismen içinde bulundugu Ovacik ve Hozat'in) (Zazaca konusan) Seyhhasan asiretleri ile aralarinda hem Zaza hem de Kurmanci dillerini konusanlarin bulundugu Dogu Dersim (Pülümür, Nazimiye, Mazgirt) asiretleri arasinda kültürel bir fark görürler. Bir dizi Alevi yerlesim bölgesi Dersim'den Bingöl, Kuzey Mus, Varto boyunca Kars'a kadar doguya uzanir. Bu asiretlerin en büyükleri ve en iyi bilinenleri, Kurmanci konusan Hormek (Xormek, Xiromek) ve Zazaca konusan Lolan (zikredildikleri sira ile bkz.: Firat 1970, Kocadag 1987) Dersim kökenli oldugunu iddia ederler ve bu asiretlerin gerçekten halen Dogu Dersim'de (zikredildikleri sira ile Nazimiye ve Pülümür) yasayan mensuplari vardir. Daha batida, Sivas'in Zara bölgesi ve çevresinde önemli
bir Alevi Kürt nüfusu ile, Koçgiri asireti ile karsilasiriz.
Zaza lehçesinden çok Kurmanci lehçesi kullanmalarina
ragmen, Koçgiri asireti Bati Dersimli Seyhhasan asireti ile akraba
olduklari iddiasindadirlar.4 Dersimli
asiretlerin baska
Diger bir dizi yerlesim bölgesi Malatya, (Maras'ta) Elbistan ve
Antep boyunca Suriye ve Adana'ya dek güneye uzanir. En önemlilerinin
adlarindan baska bu asiretler hakkinda çok az sey bilinir. Dersimi'ye
göre sözde tümü Kurmanci konusan bu asiretler de Dersim
ile eski bir baglantilari oldugunu iddia ederler (1952: 59-60). Dinlerinin
Dersimliler'in dinleri ile ne ölçüde uyustugunu ve Yezidi
ve Nusayri komsularininki ile nasil bir iliskisi oldugunu bilmiyoruz. En
azindan, bu cemaatlerin bazilarina Dersim'de yerlesik soydan seyitler hizmet
vermistir; ama, aralarinda ayni zamanda baska ocaklar (seyit soylari) da
vardir.6 Amerikali misyoner Trowbridge,
gayet iyi
Yalnizca Dersim ve Koçgiri Alevileri'nin dinleri hakkinda yüzeysel
bilgiden daha fazlasina sahibiz; bu inanç ve pratiklerin diger Alevi
Kürtler'ce ne ölçüde paylasildigini bilmiyoruz.8
Bilgimizin çogu, eski gezginlerin ve misyonerlerin raporlarindan
ya da Bumke'nin yerinde bir sekilde belirttigi gibi, Dersimliler'in "uygulanmayan
bir inanç"a bagli gibi görünmelerinden ötürü
"inandiklari" ya da "yaptiklari"na dair anilardan kaynaklanir (Bumke 1989:
515). Her ne kadar belki küçük bir azinlik istirak ediyor
olsa da, dag mabetlerini ziyaret, kötü sansi engellemek
19. ve 20. yüzyil kaynaklarindan ögrendigimiz kadariyla, Dersim Alevileri'nin inançlari ve fiiliyati, Tahtaci ve Iç Anadolu Alevi Türkleri'nin inanç ve fiiliyatindan daha "asiri" ve "syncretist" (daha çok Iranî unsuruna sahip) görünür (bu tabii ki, daha çok, berikilerin inaçlarini daha iyi gizlemis olduklari ya da tedricen daha çok Islamlastirildiklari gerçegine bagli olabilir).11 Ruh göçümüne (metempsychosis) inanç daha çok anilir; Ermeni yazar Andranig (1900), insan ruhlarinin hayvanlarda nasil yeniden dogduguna dair birtakim sasirtici hikayeler nakleder.12 Dersimliler de, Ehl-i Hak gibi, Ali'de ve muhtemelen Haci Bektas'ta tezahürden, daha ilimli ancak kesinlikle daha önemsiz olmayan seyitlerin kutsal varligina kadar, kutsal yeniden vücut bulmanin çesitli türlerine açikça inanirlar. Hiç de saf olmayan Mark Sykes, Dersim asiretlerinin ismen Sii olmakla birlikte, kendisine panteist gibi göründügünü yazar.13 Günese ve dogaya tapinma Dersimliler'in hayatinda en az ayin-i
cem ve diger Alevi ritüelleri kadar önemli bir yer tutmusa benziyor.14
Andranig buna gezegenlere, simsege ve yagmura, atese, suya, kayalara, agaçlara
ve digerlerine tapinmayi da ilave eder (1900: 169). Anlatima göre,
Dersimliler her sabah günes isinlarinin degdigi ilk noktada tapinmaya
baslarlardi.15 1920'lerde bir geceyi
Malatya yakinindaki bir Alevi Kürt köyünde geçiren
Melville Chater, bu sabah tapinmasinin çok az farkli bir tasvirini
yapar: Köylüler günesin dogusundan önce kalktilar ve
tarlalarinda çalismaya basladilar. "Günes yükseldikçe,
bütün erkekler, kadinlar ve çocuklar doguya döndü;
günesin önünde egilerek kibarca iyi bir gün diledikten
sonra günlük islerine yeniden devam ettiler." (Chater 1928: 498)
Ayni köylüler ayni zamanda (belki sadece belli gecelerde) aya
da taparlar: Geceleyin tüm köylüler, ayin görünmesini
beklemek için, damlara çiktilar. Ay görünür
görünmez, "Kürtler, önünde yavasça baslarini
egmek ve yükselen gezegeni derinden selamlamak üzere ayni anda
ayaga kalktilar; daha sonra tas merdivenlerinden indiler ve gecede kayboldular."
(Chater 1928: 497) Dersimliler'in günese tapinmasi, özellikle
asagida söz edilecek olan Yezidiler'in benzer adetlerini kuvvetle
hatirlatir. Bu ayni zamanda, en azindan 19. yüzyila kadar Mardin ve
Diyarbakir bölgelerinde varolduklari bilinen, simdi nesli tükenmis
Semsî (günese tapanlar?) mezhebini de akla
Bununla birlikte daha özgül Alevi dinsel adetleri Dersimliler'i
Alevi Türkler'e yakinlastirir. Gülbank ya danefes'lerinin çogu
Türkçe'dir; ve 1920'den önce de kesinlikle öyleydi.
Erzincan valisi olan ve bölgeyi çok iyi bilen Ali Kemali'ye
göre, hiç Kürtçe gülbank yoktur (Kemali 1992:
154-155); Nuri Dersimi bunu dogrular ve Kureysli ve Bamasor (Baba Mansur)
soylarinin seyitlerinin gülbank'i "Zazaca'nin eski bir biçiminde"
okuduklarini iddia eder (Dersimi: 1952: 24). 1949'da yazan Hasan Tankut
Resit, Dersimliler'in ancak çok yakin zamanda, Aliser ve Seyyid
Riza'nin
Dersim Alevileri'ni Alevi Türkler'e yakinlastiran bir diger adet,
merkezi Haci Bektas tekkesi ile olan iliskileridir. Burasi Molyneux-Seel
(1914: 66) tarafindan Dersim disindaki en önemli hac merkezi olarak
gösterilmistir.18 Kuramsal olarak,
ortak asiretlere rehber ve pir olan Dersimli seyitler, Haci Bektas'taki
çelebi'yi mürsid'leri kabul ederler; ama fiiliyatta diger soylarin
seyitlerini pir ve mürsid olarak benimserler ve Haci Bektas'la çok
fazla ilgileri yoktur. Bununla birlikte Bati Dersim'deki üç
küçük seyit soyu, Aguçan, Dervis Cemal ve Saru
Saltik, Haci Bektas'ça tayin edilen halife'nin neslinden geldiklerini
iddia ederler (Dersimi 1952: 27-28; Birdogan 1992:
Alevi Kürtler komsularinca genellikle Kizilbas olarak adlandirilirlar.
Cuinet'in geç 19. yüzyil nüfus istatistiklerinde de, baska
etno-linguistik ünvanlar kullanilmaksizin ayni adla yer alirlar. Bu
ad onlari, tabii ki, takipçileri çogunlukla Türkmen
olan Safaviler'le yakinlastirir. Sümer, Safaviler'in Kizilbas destekçileri
üzerine çalismasinda (1976) sadece iki Kürt asiret cemaatinden
söz eder; ki bunlar görece önemsizdirler: Hinisli ve Çemisgezekli
cemaatleri. 16. yüzyilda bugünkü Tahran'in güneyinde
yasayan, daha sonra Özbek saldirilarina karsi Iran'in kuzeydogu sinirini
Alevi Kürtler, sadece bu iki asiretten arda kalanlarin ardillari
olamayacak kadar çokturlar. Bu, akla Dersimliler'in nereden geldikleri
sorusunu getirir ve hem resmi tarih ekolüne bagli olanlar hem de liberaler
olmak üzere, birçok Türk akademisyence bu soruya verilen
cevap, bunlarin Kürtlestirilmis (ya da Zazalastirilmis) Kizilbas Türk
asiretleri oldugudur. Bu varsayim o kadar mantikli görünür
ki, bazi Batili akademisyenlerce de hiç sorgulanmadan kabul edilmistir
(örnegin Mélikoff 1982a: 145). Bununla birlikte, Safi Kurmanciler
ile Zazalar arasinda neredeyse hiç
Osmanli öncesi ve erken Osmanli tarihinde Heterodoks Kürtler Kürt asiretlerin (mutlaka Safavi türünün olmasa da) Alevi dinsel fikirlerinin yayilmasindaki rolüne uzun süre degerinin altinda paha biçilmis gibi görünmektedir. Irène Beldiceanu-Steinherr'in arsiv arastirmasindan elde ettigi bilgilere göre, ilk Betasiler göçmen asiret kabileleridir.19 Osmanli metinlerinde (Bektas, Bektaslu, Bektasogullari adlarindaki) bu asiret gruplarina sayisiz atifta bulunulur; ve bu metinler onlarla Sivas'tan Malatya, Maras, Antep kavisi ile Halep ve Adana'ya uzanan ve hatta fazladan daha batidaki mekanlar arasinda iliski kurar. Belki de daha sasirtici olan, bu asiretlerdeki Kürt unsura yapilan sarih atiftir. Cevdet Türkay onlari Konar-göçer Türkmân Ekrâdi taifesinden, "göçmen Türkmen Kürtler" olarak tasnif eder.20 Asiretler listesinde sikça yer alan bu terim, karma yapili asiretlere atif yapar görünmektedir. Xavier de Planhol'un ilk gözlemcilerinden biri oldugu üzere, 11. yüzyil ve daha sonrasinda sayisiz Türkmen asiretlerinin Dogu Anadolu'ya varisi, yogun kültürel degisime ve (Kürtler'in iyi otlaklara dogru yaptiklari kisa mesafeli düsey göç ile Türkmenler'in yatay gezginligini birlestiren) yeni bir tür pastoral göçebelige ve farkli kökenlerden küçük gruplari birlestiren yeni asiret olusumlarina hiz verdi. Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri, Kürt klanlari, görünüse göre Türk unsurlu kendi asiretlerine dahil etmis olmalidir; ve Osmanli döneminde genis bir asiret konfederasyonu olan Boz Ulus'un Türk unsurlar kadar Kürt unsurlara da sahip oldugu bilinir. Yüzyillar boyunca izleri sürülebilecek olan bazi asiretler dillerini Türkçe'den Kürtçe'ye, ya da tam aksi sekilde degistirdiler; bu asiretlerin mensuplarinin kompozisyonlari da zamanla kaymis olabilir.21 Sözde Bektasi asiretler, daha sonra Alevi Kürtler'le karsilasacagimiz bölgelerde bulunurlar. Ancak bunlar, simdiki Alevi Kürtler'in olusumunda yer alan sayisiz Kürt asiret unsurlarindan yalnizca biri olmalidirlar. Osmanli kaynaklarinda bazi temel Dersimli asiretler adlariyla yer alir. Örnegin Türkay, Lolan, Dirsimli ve (19. yüzyilda Dersimli asiretlere atifta bulunmak için kollektif olarak kullanildigini gördügümüz) Dujik/Dusik asiretlerine dair sayisiz vakiadan söz eder ve hepsini Ekrâd taifesinden olarak siniflandirir; yalnizca tek bir büyük Dersim asiretinin, Balaban'in, Türk oldugu, Yörükan taifesinden oldugu söylenir -Balaban asiretinin Zazaca konusmasina ragmen, bugünkü komsularinin kabul eder göründükleri bir ad. Türkmen asiretlerin heterodoks fikirlere karsi giderilmesi olanaksiz bir egilimi varken, Kürt asiretlerin, en azindan Osmanli Imparatorlugu'na dahil olduklari dönemde (kabaca 1515), sadik Sünniler oldugu fikri genellikle muhakkak addedilir. Kürtler'in mutaassip Sünniler olduklari fikrini önde gelen Kürt aileleri ile Sultan Selim ve haleflerinin arasindaki ittifaki bozan diplomat Idris Bitlisi ortaya atmis olabilir. Idris ve ogullari Ebü'l-Fazl, Sa´dettin, Hüseyin ve Müneccimbasi gibi onun izindeki diger Osmanli tarihçilerinin yanisira egemen Kürt ailelerinin tarihçisi Seref Han Bitlisi, Kürtler'in Safaviler'e karsi Osmanlilar'i tercih etmesinin nedenini onlarin dinsel inançlarina baglar.22 Sünni ortodokslugun açiklanmasi Sultan'a sadakatin asikar bir taahhütüydü; bu yüzden, Kürt tarihçilerin Kürtler'in ortodoks oldugu konusundaki israri, kendilerinin ne oldugunu bildikleri seyden çok, Sultan'in inanmasini diledikleri seyi yansitiyor olabilir. Hayatinin hatiri sayilir bir bölümünü Safaviler'in hizmetinde harcayan Seref Han bile, -(Osmanlilar'a açikça bir siyasal bir tehdit teskil etmeyen) sayisiz Yezidi'den söz etmekte tereddüt göstermemesine ragmen- Kürtler'in (Sii) heterodoksisinden nefret ettigini vurgulamistir. Ileride Yezidiler'e dair birkaç sey söyleyecegim, ama önce
Kürtler arasinda asiri Sii fikirlerin varligina dair bir iki yorum
yapmak isterim. Aslinda bunlarin, sözü geçen Kürt
yazarlarin kabul eder göründüklerinden çok daha yaygin
olduguna dair belirtiler vardir. Hem Seref Han'in, hem de Idris'in memleketi
olan Bitlis, kendi payina düstügü oranda ortodoks olmayan
düsünür yetistirmistir. 1450 civarinda Giyathuddin al-Astarabadi'ce
yazilan Hurifi metni Istivaname, serî yükümlülüklerin
halihazirda cennete yasandiklarindan dolayi gerçek müminleri
baglamadigini iddia
Bugünkü Yezidi önderlerinin bazilarinin dinlerini asiri
Ali karsiti bir mezhep olarak sunmalari (hatta emirlerinin ailesine mensup
bir kisinin adi Mu`aviye'dir), Alevi Kürtler'in ve Güney Kürdistan'daki
Ehl-i Hak /Kaka'i'lerin fikir ve fiiliyatlarindaki yakin benzerlikleri
görmemize engel olmamalidir. Bugün soylari tükenmis olan
Semsîler'in muhtemelen ziyadesiyle benzer bir \dördüncü
dine sahip olduklarina yukarida deginilmisti.25
Her dinsel grup arasindaki iliski, su ana kadar varsayilandan daha içten
olabilir. Bu yüzyilin ilk yillarinda Anadolu'yu dolasarak
Benligin yer degistiren hayalleri Alevi Kürt asiretlerin bazi yerel tarihçileri, özellikle
Firat, Risvanoglu ve Kocadag, kendilerini en azindan kismen sözel
gelenege dayandirmaya çalisarak, asiretlerinin Türk kökenlerini
siddetle vurgulamislardir. Eserleri faydali bilgi kirintilari içerir;
ancak, bu asiretlerin resmi Kemalist tarih görüsü uyarinca
Türklüklerini 'kanitlama'ya yönelik siyasal saikli arzulari
nedeniyle asiri ihtiyatla kullanilmalidirlar. Öte yandan Dersimi gibi
diger yerel tarihçiler Kürtlüklerini
Cumhuriyet döneminden önce bu asiretleri Kürt ya da Kizilbas'tan baska bir sekilde adlandiran herhangi bir kaynaga rastlamadim.26 Erzurum'daki Rus konsolosu Jaba'nin kullandigi 19. yüzyil ortalarina ait bir Kürt kaynagi, onlari (merkezî Dersim'de bir dagin adi ve Dersim'in daglik bölgesinin tümüne verilen bir ad olan Dujik Baba'dan sonra) Dujik Kürtler olarak adlandirir ve sunu ekler: "Türkler onlari Dujik Kürtler ya da basit Kürtler (Ekrad) olarak adlandirirlarken, gerçek Kürtler de onlara Kizilbas derler."27 Dersim'i 1866'da ziyaret eden Diyarbakir'daki Britanya konsolosu Taylor, münhasiran Kizilbaslar'dan (ama özellikle alt gruplar olarak Seyhhasanli ve Dersimliler'den); bölgeye 1879'da giden Avusturyali görevli Butyka, Dersim Kürtleri'nden ve daha dar anlamiyla "Seyit Hasanli Kizilbas Kürtleri"nden söz eder. Bununla birlikte, bu asiretlerden en azindan bazilarinin yabanci kökenleri
oldugunu ima eder görünen sözel gelenekler vardir. Taylor'a
(1868: 318) halihazirda Seyhhasan asiretinin aslen Horasan'dan oldugu ve
Dersim'e yakin zamanda Malatya yakinindaki Alacadag bölgesinden geldigi
söylenmistir. (Taylor'a göre Dersimliler "aslen pagan bir Ermeni
neslin" ardillaridirlar.) Kürt milliyetçisi Nuri Dersimi de
çok daha yaygin oldugunu gördügü bu gelenege -zerre
süphe duymadan- isaret eder. Yalnizca Seyhhasan degil ama bazi baska
Dersim asiretleri (Izoli, Hormek ve Sadi) de, temel seyit soylari Kureysli
ve Bamasoran gibi yüzyillarca önce Horasan'dan gelmis olduklarini
iddia ederler (1952: 24-25). Dersimi bu Horasan kökenini, çogu
Kürdün Kürt olduguna inandigi
1930'larda, birkaç asiretin kendilerini Mogol isgalinden önce Dogu Anadolu'ya gelen askerî bir maceraci olan Celaleddin Harzemsah'in askerlerinin ardillari saydiklari söylenir.28 1930'larin basina ait bir Türk istihbarat raporu, Pülümür bölgesindeki yasli erkeklerin hala Celaleddin Harzemsah'a dair efsaneleri hatirladiklarini, Dujik Baba Dagi'nin onun mezari olarak sayildigini ve bu yüzden ayni zamanda Sultan Baba olarak da bilindigini kaydeder.29 Bunun yasayan bir efsane mi; yoksa yakin zamanda, Horasan temasina tarihsel olarak mümkün Türk soylari ile aslinda olmayan seyler ilave eden amatör bir tarihçi tarafindan icat edilen bir sey mi oldugu benim açimdan sarih degildir.30 Her ikisinde de Sünni Müslüman dayanismasina kuvvetli
bir münacaatin yapildigi Birinci Dünya Savasi ve Türkiye'nin
Bagimsizlik Savasi, bir bütün olarak Dersim toplumu üzerinde
bir etki yaratmamistir. Ruslar'a ve Ermeniler'e karsi mücadelede güçlerini
Dersimliler'le ikmal etmek isteyen ve Dersimli Aleviler'in Bektasi köylüler
gibi olduguna inanan Jön Türkler, Dersimliler'i savasa tesvik
etmesi için Bektasi Çelebi Celaleddin Efendi'nin yardimina
müracaat ederler. Çelebiye eslik eden Nuri Dersimi'ye göre,
bu çabalar, merkez Bektasi tekkesinin Dersim'de çok az bir
etkiye sahip oldugunu kanitlayacak sekilde neredeyse tamamen basarisiz
olmustur (1952:
Bagimsizlik Savasi'na da olsa olsa isteksiz bir katilim vardir. Baki
Öz'ün Dogu Anadolu Alevileri'nin bu erken dönemde Mustafa
Kemal'i Ali'nin ve Haci Bektas'in don degistirmesi olarak kabul ettiklerine
dair iddiasi (1990: 29) muhtemelen bir tarih hatasidir ve daha sonraki
bir döneme atifta bulunur. Bölgenin ilk cumhuriyet valilerinden
biri olan ve kitabini savastan sadece on yil sonra yazan Ali Kemali, daha
güvenilir bir kaynaktir ve o sadece Ankara hükümetine karsi
bölücü Kürt isyanlarindan söz eder. Mustafa Kemal'in
kimi önemli asiret reislerini atamaya ve milletvekili yapmaya çalistigi
dogrudur. Ancak Kemalist hareket (Sünni) Müslüman bir hareket
Kürt milliyetçiligi bu dönemde Dersim ve Sivas halklari
arasinda belirgin bir takipçi kitlesi bulmustur. Yeni dogan Türkiye'de
kesinlikle milliyetçi Kürt kimligi olan ilk ayaklanma, Dersim'den
de bir miktar yanki bularak, Koçgiriler arasinda zuhur etmistir.31
Kürdistan Te`ali Cemiyeti'ni örgütleyenlerden biri olan
Nuri Dersimi, Sivas'ta sadece Kurmanci ya da Zazaca konusan Aleviler'in
degil; ama ayni zamanda -Türk olarak görülen yeni Ankara
hükümetine açikça muhalefet eden- Alevi Türkler'in
de Kürt milliyetçi birligine katildigini ve kendilerini Kürt
olarak adlandirmaya basladiklarini nakleder (Dersimi 1952: 64-65). Bunun
bir Kürt isyani oldugu, (Kürt'e Kürt diyen
Uzun bir çatisma tarihine sahip olduklari Sünni Zazalar
ve Kurmanci konusanlarla çevrilmis olan daha doguda (Bingöl,
Mus, Varto) yasayan Alevi Kürtler, kendilerini Kürt addetmeye
daha az meyillidirler. Geleneksel düsmanlari, hem milliyetçi
hem Sünni Kürt nitelikli Seyh Sait isyaninda yer aldiklari zaman,
bu asiretler, özellikle Hormek ve Lolan, Kürtler'e karsi çikarak
Kemalist hükümetle kaderlerini birlestirdiler (Firat 1970[1945]).
Bu asiretlerin egemen seçkinlerinin bir kismi, en azindan 1930'lardan
bu yana kesin olarak kendilerini Türk olarak tanimladilar; bunun sadece
Kürtler'in yoklugunu iddia eden resmi görüse bir cevap mi
oldugu, yoksa eski bir kökene mi dayandigi henüz bilinememektedir.
(Bununla birlikte, Osmanli kaynaklarinda bu asiretler Kürt
Resmi tarih Alevi Kürtler'i tanimliyor Kemalizm'in Kürtler hakkindaki görüsü, her zaman
içsel çeliskilerle dolu olmustur. Bir yandan resmi görüs
onlarin Türk olduklarini iddia ederken; öte yandan, Türk
olmadiklari için onlara hiçbir zaman güvenilmemis ve
onlari asimile ederek Türk olmayan özelliklerini kaybettirmek
için kasti girisimlerde bulunulmustur. Alevi Kürtler'e karsi
tutum çok daha paradoksal ve tutarsiz olmustur. Alevi olduklarindan
ötürü, bir yandan Islam'in gerçek bir Türk versiyonuna
bagli olduklari için ve Kemalistler'in laiklesme programinin dogal
müttefikleri olarak selamlanmislar;
Alintilanan rapor, resmi tarihin asli mimarlarindan biri olan Hasan Resit Tankut'un eserine çok sey borçludur.32 Hasan Resit Tankut, 1920'lerin sonlarindan 1960'lara dek, 'etnopolitika' üzerine birçok arastirma raporu ve diger etnik gruplarin nasil Türklestirilecegi gibi siyasa önerileri yazdi. Daha önce yayimlanmamis, büyük ölçüde gizli eserlerinin bir kismi yakin zamanda Mehmet Bayrak tarafindan yayimlanmistir (1993, 1994). Yukaridaki alintilar, 1928 yilinda, muhtemelen Tankut tarafindan Birinci Umum Müfettisi (o dönemin 'olaganüstü hal valisi') Ibrahim Tali'ye sunulan anonim raporda yer alan görüsleri tekrar eder. Dogu Anadolu'yu çok iyi bilen Tankut, gizli raporlarinda Kürtler'in Türk olduklarini asla iddia etmedi; ancak, Aleviler'in dinsel törenlerde Türkçe kullanmalarinin, -Safi Zazalar'a nispeten- onlari asimile etmeyi kolaylastiracagini yazdi (Bayrak 1993: 510-523; özellikle 515). Tankut, tümünü Kürt terimi altinda toplamakla birlikte,
bütün yazilarinda Sünniler ile Aleviler, Kürtler ile
Zazalar arasinda belirgin bir ayrim yapti. Hem Safi, hem Alevi Zazalar'a
dair bir çalismasinda (1994a), bunlarin dinlerinin (Tanri için
'Homay' kelimesini kullanmalarinin misal teskil ettigi) Iranî arkaplanini
vurguladi. Aleviler'in inancindaki Zerdüstçü etkileri
açikça benimsemesine ragmen, onlarin kökensel olarak
Türk olduklarini ve yeniden Türk yapilabileceklerini (yapilmalari
gerektigini) düsünmüstür. Tavsiyesi, daha kolay Türklestirilebilmeleri
için, (Sünni)
Kendini Zaza, Alevi ve Dersimli olarak tanimlayan etnik kimlikler Kürt milliyetçiliginin 1960'larin sonu itibariyle kitlesel
bir hareket ortaya çikisi, birçok Alevi Kürt'ü
öncelikli olarak Kürtlük'lerini öne sürmeye ikna
etti. Dersimliler güya bütün Kürt yapilanmalarinda
çok iyi temsil edildiler; gerilla savasina hazirlandigina ve 1971'de
Irak'ta gizemli bir sekilde öldürüldügüne inanilan
karizmatik solcu milliyetçi önder Dr. Sivan (Sait Kirmizitoprak),
sadece bir Dersimli degildi; ayni zamanda Hormek asiretine mensuptu ki,
ayni asirete mensup olan M. S. Firat Türk olduklari konusunda israr
etmistir. Birçok genç Alevi Kürt'ün
Türkiye'de yeni ortaya çikan Zaza ve Alevi milliyetçilikleri,
Kürt milliyetçiliginin gelismesiyle diyalektik bir iliskinin
parçasidir. Büyük sehirlerde modern bir Kürt bilinçliligine
ivme kazandiran sehirlesme ve göç süreci, ayni zamanda
Alevi köylüleri de (Türkçe konusanlar gibi, Kürtçe
ve Zazaca konusanlari da) bölgenin Sünni kasabalarina getirmis
ve kisitli kaynaklar için Sünni komsulariyla dogrudan mücadele
etme durumunda birakmistir. 1970'lerin siyasal kutuplasmasi, sagci ve solcu
radikallerin bu cemaatleri ikmal bölgeleri olarak seçerek,
karsilikli seytanlastirmaya katkida bulunmalariyla ("fasist" Sünnilere
karsi "komünist" Aleviler) Sünni-Alevi ziddiyetini siddetlendirdi.
Bir dizi kanli Sünni-Alevi çatismasinin, ki belki Alevi karsiti
katliamlar olarak adlandirmak daha dogru olur, ortak bir Alevi bilinçliligini
güçlendirmede etkisi büyük oldu.33
Bu çatismalarin yer aldigi bölgede, Kürt ya da Türk
olmak çok da önemli degildi; kisinin asli kimligi dinsel olandi.
Bu ayrismanin iki her tarafinda da -Pan-Türkçü Milliyetçi
1980'ler Aleviligin, Bati Avrupa'daki Türk ve Alevi göçmen
cemaatler arasinda gerçek bir kültürel ve dinsel yeniden
dogusuna taniklik etti. Farkli egilimlerden eylemciler, -solcular, Sünni
Müslümanlar, fasistler, Kürt milliyetçileri- daha
önceden bu cemaatleri örgütleme girisimlerinde bulunmuslardi,
ancak Türkiye'deki 1980 askeri darbesi gerçek bir dönümü
simgeler. Öngörülemeyen sayida tecrübeli örgütçü,
siginmaci olarak Bati Avrupa'ya geldi. Bunlar arasinda en basarili olanlar,
radikal Sünni Müslümanlar ve daha sonra içlerinden
PKK'nin tedricen baskin hale gelecegi Kürt milliyetçileriydi.
Bu arada Türkiye'deki rejim, belli basli cami federasyonlarini alarak
ve
Uzun zaman kimliklerini gizli tutmalarinin ve hatta dinsel aidiyetlerini
gizlemelerinin ardindan, Aleviler'in de örgütlenmeye baslamalari,
muhtemelen Almanya'da artan dinsel Sünni etkinliklerine bir tepki
ve kismen de bir özentidir. Ilk defa büyük Alevi dinsel
törenleri kamuya açik olarak düzenlendi (Cumhuriyetçi
Türkiye'de bu törenler resmi olarak yasaklanmisti ve olsa olsa
yari gizli düzenleniyordu). Alevi örgütleri kuruldu ve bu
örgütler, daha önceleri çesitli solcu ve Kürt
yapilanmalarda ön planda yer alan birçok genç Alevi'yi
çekti. Küçük solcu örgütlenmelerden birkaçinin
mensuplari tamamen Alevi'ydi; bu tarihten sonra bunlar da Marksist-Leninist
Türk hükümeti 1980'lerin sonunda, Aleviler'e yatistirici
jestlerde bulunmaya baslayarak, cemaatin devletten yabancilasmasini nötralize
etmeye ve radikal Kürt hareketi PKK'nin Kürt (ve Zaza) Aleviler
arasinda daha fazla destek kazanmasini önlemeye yönelik geçirgen
bir çaba ile onlara, kesin bir biçimsel taninma sundu. Aslinda,
PKK'nin kurulusunu gerçeklestirmekte büyük zorluklarda
karsilastigi ve her zaman diger siyasal radikal hareketlere yarismak zorunda
kaldigi bölge, büyük ölçüde Zazaca konusanlarin
ve Aleviler'in bulundugu Dersim'di (simdiki Tunceli ili ve komsu bölgeleri).
Dersim halki, en azindan 1960'lardan beri, her zaman Kürt milliyetçiliginden
ziyade
PKK'ye göre, tüm Alevi uyanisi, Kürtler arasina ayrimcilik ekmek için dogrudan devletçe yönetiliyordu ve buna ön ayak olanlarin tümü ajandi. Bu ayni zamanda, Aleviler'in PKK'den sogumalarina yol açacak sekilde, partinin kendi saflarindaki Aleviler'den kuskulanmasina ve onlarin tasfiyesine yol açti. Dinsel boyutunun gittikçe daha fazla farkina vararak, asli bir kimlik olarak Alevilige yeniden yapilan vurgu, büyük ölçüde Sünni köktenciligine ve kapsayici Kürt milliyetçiligine karsi bir tepkidir. Her ne kadar bazen baska etnik sadakatler altinda örtülü olsa da, her zaman müstakil bir Alevi bilinçliligi olagelmistir. Bununla birlikte, su anki Zaza milliyetçiligi tamamen yeni bir seydir; ve buna kendilerini Kürt olarak tanimlayan sayisiz Zazaca konusan insan tarafindan siddetle karsi çikilmaktadir. Zaza milliyetçiliginin ortaya çikis kosullari için, (olanlarin tümünü Türk istihbarat servislerinin isi olarak gören popüler komplo kuramina inanmadikça) Türkiye'den ziyade, yeniden Bati Avrupa'daki göçmen cemaatlere bakmamiz gerekecek. Türkçe disinda tüm yerel dillerin yasaklandigi Türkiye'de, kisinin kökensel olarak Kurmanci ya da Zazaca konusmasi önemli görünmemistir. Buna karsilik Avrupa'da, Kürt eylemcilerin göçmen Kürt isçilerini harekete geçirebilmek için bulunduklari girisimlerden biri, Türkiye'den göçmen olarak gelen herkesin ana dilinin Türkçe olmadiginin resmen taninmasi ve Kürtçe'nin okullarda egitim için ana dillerden biri sayilmasi için, ana dilde egitimdir. Bu, Zazaca konusanlari kaba bir ikilemle karsi karsiya birakmistir: Onlar da çocuklarina Alman okullarinda "ana dil" olarak Türkçe yerine Kurmanci ögretilmesini talep etmeli midirler? Bazilari, kendi bölgelerinde kendilerinden önceki kusaklar her zaman Kurmanci'yi lingua franca olarak ögrenmis olduklari için bunu talep ettiler; ancak belirgin bir huzursuzluk baki kaldi. Bu, Zazaca konusanlarla Kurmanci konusanlarin çikarlarinin açikça özdes olmadigi bir meseleydi. Çatisma tohumlari içeren benzeri bir diger mesele, Türkiye'de ve özellikle Avrupa'da sürgünde basilan Kürt gazetelerinde kullanilacak dildi. 1960 ve 1970'ler boyunca birkaç gazete yayimlandi ve birçogu, en fazla bir Kürtçe siire yer vererek tamamen Türkçe yayimlanmis gazetelerdi.35 Türkçe'ye hiç yer vermeyen ilk dergi Izmir'de yayimlanan, kisa ömürlü olmus kültür dergisi Tirêj'dir. Bu ayni zamanda, küçük bir Zazaca bölümü olan ilk önemli modern Kürt dergisidir.36 1980 askeri darbesinin ardindan, Türkiye'de Kürtçe yayimcilik faaliyetleri artik mümkün olmamis; ancak yazarlar ve gazeteciler Avrupa'da sürgünde, özellikle Isveç'te faaliyetlerine devam etmislerdir. Burada Kurmanci edebiyatinda gerçek bir uyanis yasanmistir. Çocuk kitaplari, halk masallari derlemeleri, ilk romanlar basilmis ve her türden birçok gazete yayimlanmistir. Iran devrimi ve Irak-Iran savasi da Kürdistan'in diger bölgelerinden
çok sayida entellektüeli göçmen olarak Avrupa'ya
getirmistir. Yirminci yüzyilin basindan beri ilk defa, önemli
ölçüde ortak Kürt kültürel faaliyetleri
gerçeklesmistir. Paris'te, önemli bir kütüphaneye
ve yayimlanan degisik dergilere sahip ilk önemli Kürt enstitüsü
olan Kürt Enstitüsü kurulmustur. Ortak bir standart dile
dair eski rüya yeniden su yüzüne çikmis; ancak ne
Kurmanci ne de Sorani konusanlar ötekine imtiyaz tanimadiklarindan,
Kürdistan'in tüm kesimlerinden okuyuculari hedef alan dergiler,
hem Kurmanci hem de Sorani dillerinde bölümlere yer vermislerdir.
Kürt Enstitüsü'nce yayimlanan edebiyat dergisi daha sonra
üçüncü Kürt dili olarak Zazaca bir bölüm
yayimlamaya karar vermistir. 37
Bu, siyasal nedenlerden ötürü dilsel ayrimciliga siddetle
muhalefet eden belli milliyetçi entellektüel
Yazili Zazaca'nin gelistirilmesi ya da yasaklanmasina dair tartisma,
sürgündeki Zaza entellektüellerinin küçük
çevresinde, fikir ayriliklarina yol açan büyük
bir etki yaratti. 1980'lerin sonunda ilk Zaza dergisi yayimlandi ve kesinlikle
Kürtçe degildi. Dergide Zazaca, Türkçe, Ingilizce
makaleler vardi; ama Kürtçe yoktu. Zazalar'dan, kimlikleri
uzun zamandan beri sadece Türk devletince degil, Kürtler'ce de
reddedilen ayri bir halk olarak söz ediyor; ve cografi bir ad olarak
Kürdistan terimini reddettigini belirterek, Zazalar'in eski yurdu
için Zazaistan
Tartisma hala gelgit halindedir ve tartismada taraf olanlar görüslerini
gözden geçirmeyi sürdürüyorlar. Sürgündeki
Zaza Alevi eylemcilerinin önde gelenlerinden Seyfi Cengiz, yeni siyasal
ve kültürel dergisi Desmala Sure'nin ilk sayisinin giris makalesinde,
milliyetçi Zaza-Alevi bir durusa nasil ulastigini yazdi. Dergi,
'Dersim Komünist Hareketi'ni ya da (Zazaca) 'Kirmanc Komünist
Hareketi'ni -Kirmanc Dersim'deki Zazalar'in kendi dillerinde kendilerini
tanimladiklari kelimedir- temsil ettigi iddiasindadir. Cengiz sunlari söyler:
"Bir ara Dersim isyanlarinin
Andranig 1900: Tersim. Tiflis. Andreasyan, Hrand D. 1964: Polonyali Simeon'un Seyahatnamesi
1608-1619. Istanbul: IÜ Edebiyat
Anon 1994: "Birinci Umumi Müfettisligin istegiyle hazirlanan Dersim yöresi asiret yerlesim listesi", Mehmet Bayrak (der.), Açik-gizli/resmi-gayriresmi kürdoloji belgeleri içinde. Ankara: Öz-Ge. ss. 271-294. Anon 1995: Forced evictions and destruction of villages in Dersim (Tunceli) and the western part of Bingöl, Turkish Kurdistan, September-November 1994. Amsterdam: SNK. Asatrian, G. S. & Gevorgian, N. Kh. 1988: "Zaza miscellany:
Notes on some religious customs and
Avci, A. Haydar 1993: "Devlet ve Alevilik", Berhem, 6-7, ss. 19-30. Babinger, Franz 1921: "Schejch Bedr ed-Din, der Sohn des Richters von Simav", Der Islam, 11, ss. 1-106. Barnum, Rev. H. N. 1890: "The Kuzzel-bash Koords", Missonary Herald, 1890, ss. 343-346. Basbug, Hayri 1984a: Iki Türk boyu Zaza ve Kurmancalar. Ankara: Türk Kültürünü Arastirma Enstitüsü. Basbug, Hayri 1984b: Göktürk-Uygur Zaza Kurmanç lehçeleri üzerine bir arastirma. Ankara: Türk Kültürünü Arastirma Enstitüsü. Bayrak, Mehmet (der.) 1993: Kürtler ve ulusal-demokratik mücadeleleri. Gizli belgeler - arastirmalar - notlar. Ankara: Öz-Ge. Bayrak, Mehmet 1994: Açik-gizli / resmi-gayriresmi kürdoloji belgeleri. Ankara: Öz-Ge. Bender, Cemsid 1991a: Kürt tarihi ve uygarligi. Istanbul: Kaynak yayinlari. Bender, Cemsid 1991b: Kürt uygarliginda Alevilik. Istanbul: Kaynak Yayinlari. Berhem Redaksiyonu 1992: "Bazi olumsuz propaganda, elestiri ve yakistirmalar üzerine", Berhem, 3 (Eylül), ss. 6-11. Besikçi, Ismail 1990: Tunceli kanunu (1935) ve Dersim jenosidi. Istanbul: Belge Yayinlari. Birdogan, Nejat 1992: Anadolu ve Balkanlarda Alevi yerlesmesi: ocaklar - dedeler - soyagaçlari. Istanbul: Alev Yayinlari. Blau, O. 1862: "Nahrichten über kurdiche Stämme - III: Mittheilungen über die Dusik-Kurden", ZDMG, 16, ss. 621-627. Brant, J. 1836: "Journey through a part of Armenia and Asia Minor 1835", Journal of the Royal Geographic Society, 6. Bruinessen, Martin van 1989: "The ethnic identity of the Kurds", Peter A. Andrews, Ethnic groups in the Republic of Turkey içinde. Wiesbaden: Dr. Ludwig Reichert, ss. 613-621. Bruinessen, Martin van 1992: "Kurdish society, ethnicity, nationalism and refugee problems", Philip G. Kreyenbroek & Stephen Sperl (der.), The Kurds: A contemporary overview içinde. London: Routlegde. ss. 33-67. Bruinessen, Martin van 1994a: "Genocide in Kurdistan?: The supression of the Dersim rebellion in Turkey (1937-38) and the chemical war against the Iraqi Kurds (1988)", George J. Andreopoulos (der.), Genocide: Conceptual and historical dimensions içinde. University of Pennsylvania Press. ss 141-170. Bruinessen, Martin van 1994b: "Nationalisme kurde et ethnicitiés inta-kurdes", Peuples Méditerranéens, 68-69, ss. 11-37. Bruinessen, Martin van (hazirlaniyor): "Satan's psalmists: Some heterodox beliefs and practices among the Ahl-e Haqq of the Guran District". Bulut, Faik (der.) 1991: Belgelerle Dersim raporlari. Istanbul: Yön Yayincilik. Bumke, Peter 1979: "Kizilbas-Kurden in Dersim (Tunceli-Türkei). Marginalität und Häressie", Anthropos, 74, ss. 530-548. Bumke, Peter 1989: "The Kurdish Alevis - boundaries and perceptions", Peter A. Andrews, Ethnic groups in the Rebublic of Turkey içinde. Weisbaden: Dr. Ludwig Reichert. ss. 510-518. Butyka, Desiderus 1892: "Das ehemalige Vilajet Derssim", Mittheilungen der Kaiserlich-Königlichen Geographischen Gesellschaft, 35, ss. 99-126, 194-210. Cahen, Claude 1968: Pre-Ottoman Turkey. London: Sigwick & Johnson. Campanile, Giuseppe 1818: Storia della regione de Kurdistan e delle sette ivi esistenti. Napoli: Fratelli Fernandes. Chater, Melville 1928: "The Kizilbash clans of Kurdistan", National Geographic Magazine, 54. Dedekurban, Ali Haydar 1994: Zaza halk inançlarinda "kült"ler. Ankara: Zaza Kültürü Yayinlari. Dersimi, M. Nuri 1952: Kürdistan tarihinde Dersim. Halep: Ani Matbaasi. Dersimi, M. Nuri 1992: Dersim ve Kürt Milli Mücadelesine dair hatiratim, sadelestirerek, notlayarak ve resimleyerek yayina hazirlayan Mehmet Bayrak. Ankara: Öz-Ge Yayinlari. Düzgün, Mustafa 1988a: "Torey ve adete Dersimi", Berhem, 1, ss. 34-40. Düzgün, Mustafa 1988b: "Torey ve adete Dersimi", Berhem, 2, ss. 18-27. Düzgün, Mustafa 1993: "Sivas katliami ve Alevi sorunu", Berhem, 6-7, ss. 7-18. Düzgün, Mustafa & Comerd, Munzir & Tornecengi Hawar 1992: Dêrsim de diwayi, qesêpi-kalikan, erf u mecazi, çibenoki, xeletnayêni [Dersim'de dualar, atasözleri, mecazlar, bilmeceler, sasirtmacalar]. Ankara: Çapxane Berheme. Feber, Oda & Grässlin, Doris 1988: Die Herrenlosen: Leben in einem kurdischen Dorf. Bremen: edition CON. Firat, M. Serif 1970: Dogu illeri ve Varto tarihi, 3. baski. Ankara: Kardes Matbaasi. Izady, Mehrdad R. 1992: The Kurds: A concise handbook. Washington: Taylor & Francisç. Jaba, Alexander 1860: Recueil de notices et récits kourdes. St. Petersbourg. Jandarma Umum Kumandanligi (tarih yok):[c. 1935] Dersim [Gizli ve zata mahsustur]. Ankara: T.C. Dahiliye Vekaleti Jandarma Umum Kumandanligi. Kemali, Ali 1932: Erzincan tarihi: tarihî, cografî, içtimaî, etnografî, idarî, ihsaî tetkikat tecrübesi. Istanbul: Resimli Ay Matbaasi. Kemali, Ali 1992: Erzincan: tarihi, cografi, toplumsal, etnografi, idari, ihsal, inceleme arastirma tecrübesi. Istanbul: Kaynak Yayinlari. Kieser, Hans-Lukas 1993: Les Kurdes alévies face au nationalisme turc kémaliste. L'alévité du Dersim et son role dans le premier soulévement kurde contre Mustafa Kemal (Koçgiri, 1919-1921). Amsterdam: MERA [Occasional Paper no.18]. Kieser, Hans-Lukas 1994: "L'Alévisme kurde", Peuples Méditerranéens, 68-69, ss. 57-76. Kocadag, Burhan 1987: Lolan oymagi ve yakin çevre tarihi. Yalova: Kendi yayini. Komal 1975: Koçgiri halk hareketi 1919-1921. Ankara: Komal. Luschan, Felix von 1891: "Die Tachtadschy und andere Überreste der alten Bevölkerung Lykiens", Archiv für Anthropologie, XIX, ss. 31-53. Luschan, Felix von 1911: "The early inhabitants of Western Asia", Journal of the Royal Anthropological Institute, 41, ss.221-224. Malmisanij 1988: "Dimilli ve Kurmanci lehçelerinin köylere göre dagilimi", Berhem, 2 (Gulan 1988); 3 (Ilon 1988), ss. 2: 8-17, 3: 62-67, 4: 53-56. Mélikof, Iréne 1982a: L'Islam hétérodoxe en Anotolie", Turcica, XIV, ss. 142-154. Mélikof, Iréne 1982b: "Recherches sur les composantes du syncrétisme Bektachi-Alevi", Studia turcologica memoriae Alexii Bombaci dicata içinde. Napoli: Istituto Universitario Orientale. ss. 379-395. Molyneux-Seel, L.1914: "Journey into Dersim", Geographical Journal, 44, ss. 49-68. Niebuhr, Carsten 1780: Reize naar Arabië en andere omliggende landen. deel 2. Amsterdam/Utrech [= Reisebeschreibung nach Arabien und andern umliegenden Ländern, vol. 3. Copenhagen 1774-78]. Öz, Baki 1990: Kurtulus savasinda Alevi-Bektasiler. Istanbul: Can Yayinlari. Özkan, Halis 1992: Völker und Kulturen in Ostanatolien. Beiträge zur Geschichte und Ethnographie des Dorfes Muhundu in Ostanatolien, Regierungsbezirk Tunceli (ehemals Dersim). Wuppertal: Deimling Wissenschaftliche Monographien. [=Diss. Fernuniv. Hagen, 1991] Öztürk, Hidir 1984: Tarihimizde Tunceli ve Ermeni mezalimi. Ankara: Türk Kültürünü Arastirma Enstitüsü. Öztürk, S. 1972: Tunceli'de Alevilik. I.Ü. Ed. Fak. Sosyoloji Bölümü mezuniyet tezi. Pamukçu, Ebubekir 1992: Dersim Zaza ayaklanmasinin tarihsel kökenleri. Istanbul: Yön Yayincilik. Riggs, Rev. Henry H. 1911: "The religion of Dersim Kurds", Missionary Review of the World (New York), 24, ss. 734-744. Risvanoglu, Mahmut 1975: Dogu asiretleri ve emperyalizm. Istanbul: Türk Kültür Yayini. Risvanoglu, Mahmut 1994: Saklanan gerçek: Kurmançlar ve Zazalar'in kimligi, 2. cilt. Ankara: Tanmak. Ritter, Hellmut 1954: "Studien zur geschichte der islamischen frommigkeit. II. Die anfänge der Hurufisekte", Oriens, 7, ss. 1-54. Rotkopf, Paul 1978: "Beobachtungen und Bemerkungen über eine kurdische Bevölkerungsgruppe", Jürgen Roth (der.) Geographie der Unterdrückten içinde. Reinbek bei Hamburg: Rowolth. ss. 118-139. Selcan, Zilfi 1994: Zaza milli meselesi hakkinda. Ankara: Zaza Kültürü Yayinlari. Sevgen, Nazmi 1950: "Yasayislari simdiye kadar gizli kalmis bir asiret: Zazalar", Tarih Dünyasi, 10-13, ss.410-413, 439, 465-468, 482, 510-515 ,565-570. Sevgen, Nazmi 1951: "Efsaneden hakikate", Tarih Dünyasi, 21, ss. 882-886. Sevgen, Nazmi 1968: "Kürtler III", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, 7, ss. 57-61. Sümer, Faruk 1976: Safevi devletinin kurulusu ve gelismesinde Anadolu Türklerinin rolü. Ankara: Selçuklu Tarih ve Medeniyet Enstitüsü. Sykes, Mark 1908: "The Kurdish tribes of the Ottoman Empire", Journal of Royal Anthropological Institute, 38, ss. 451-486. Sykes, Mark 1915: The Caliph's last heritage. A short history of the Turkish Empire. London: Macmillan and Co. Sahhüseyinoglu, Halil Nedim 1991: Malatya Baliyan asireti. Malatya: ABC Kitabevi. Tankut, Hasan Resit 1994a [1937] "Zazalar hakkinda sosyolojik tetkikler", Mehmet Bayrak (der.) Açik-gizli / resmi-gayriresmi kürdoloji belgeleri içinde. Ankara: Öz-Ge. ss. 409-490. Tankut, Hasan Resit 1994b [1949] "Cumhuriyet Halk Partisi'ne 'Aleviler' konusunda verilen rapor (1949)", Mehmet Bayrak (der.) Açik-gizli / resmi-gayriresmi kürdoloji belgeleri içinde. Ankara: Öz-Ge. ss. 295-299. Tankut, Hasan Resit 1994c [1961] "Dogu ve Güneydogu bölgesi üzerine etno-politik bir inceleme", Mehmet Bayrak (der.) Açik-gizli/ resmi-gayriresmi kürdoloji belgeleri içinde. Ankara:Öz-Ge. ss.218-232. Taylor, J. G. 1868: "Journal of a tour in Armenia, Kurdistan and Upper Mesopotamia, with notes on researches in the Deyrsim Dagh, in 1866", Journal of the Royal Geographic Society, 38, ss. 281-361. Trowbridge, Stephen van Rensselaer 1909: "the Alevies or Deifiers of Ali", Harvard Teological Review, 2, ss. 340-353. Türkay, Cevdet 1979: Basbakanlik Arsivi belgelerine göre Osmanli Imparatorlugu'nda oymak, asiret ve cemaatler. Istanbul: Tercüman. Yavuz, Edip 1968: Tarih boyunca Türk kavimleri. Ankara:Kurtulus Matbaasi. Yörükan, Yusuf Ziya 1994: "Bir ilahiyatçi
profesörün anlatimiyla geçmisten günümüze
'Alevilik'", Mehmet Bayrak (der.) Açik-gizli/ resmi-gayriresmi kürdoloji
belgeleri içinde. Ankara: Öz-Ge. ss. 300-310.
1 Ankara'daki yari-resmi Türk Kültürünü Arastirma Enstitüsü bu ve benzeri konularda bir dizi kitap yayimlamistir. 2 Örnegin Cemsid Bender'in kitap ve makalelerine, özellikle Bender 1992b'ye bakiniz. 3 Örnegin, Dersimi 1952; Firat 1970 [1946]; Kocadag 1987; Pamukçu 1992; Selcan 1994. 4 Bkz.: Dersimi 1952, ss. 61-62. Tankut, genelde konuya vakif olmasina ragmen, belki de Bati Dersim'le olan bu iliskilerinden ötürü Koçgiri asiretinin Zazaca konustugunu söyler (1994a: 415). Sykes, Koçgiri asiretinin dilinin 'görünüste Kürtçe'nin bir lehçesi oldugunu ancak Zazalar ya da Baba Kürtleri, ya da Diyarbakir Kermancilerince zorlukla anlasilabildigini' vurgular (1908: 479). 5 Belki de Dersim Alevileri'nin en önemli seyit soyu olan Kureysliler, en çok nüfusa Mazgirt ve Nazimiye'de sahiptirler. Ama Kigi'da, Hinis ve Varto'da, Pülümür'de ve Sivas'da da mensuplari vardir (Jandarma Umum Kumandanligi, ty: 33). 6 Güneybati Malatya'daki Baliyan asireti, Aguçan soyundan gelen bir seyit olan Hüseyin Dogan Dede'yi (ölümü 1983) mürsid-i kamil saydi; ama ayni zamanda Kalender gibi yerel soylardan da dedeleri vardi (Sahhüseyinoglu 1991: 83-88). Aguçan, bölgede Haci Bektas'in bir kavme adini veren halifelerinden birinin ardillari olarak taninan küçük Dersim soylarindan bir tanesidir. 7 "[Alevi] dininin Cografi Merkezi Iran'daki Kermansah eyaletinin Kirind kasabasidir. Ali'nin erkek ardillarinin dördü simdi Kirind'da yasamaktadir. Bunlar, Seyyid Barake, Seyyid Rüstem, Seyyid Essed Ullah, Seyyid Farraj Ullah'tir. (...) Bunlar Anadolu'ya ve Kuzey Suriye'ye ibadet ve takipçilerinin ahlaki egitimleri için temsilciler gönderirler." (Trowbridge 1909: 342-343) Sayyid Baraka (ölümü 1863) ve onun torunu ve halefi Seyyid Rüstem (1920'de hala yasiyordu) kendilerini Guran Ehl-i Hak'kinin en büyük otoriteleri olarak tanitmislar ve Iran'daki diger Ehl-i Hak cemaatlerinden büyük saygi görmüslerdir (benim "Satan's psalmists" makaleme bkz.). 8 Bununla birlikte sunlara bkz.: (Antep'e dair) Trowbridge 1909, (Elazig ve Malatya arasindaki bir köye dair) Chater 1928 ve (Malatya ve Elbistan arasinda yasayan bir asirete dair) Sahhüseyinoglu 1991. 9 Dersim'in belki de temel hacci olan Düzgün Baba dag mabedine ziyaretin bir tasviri için bkz.: Ferber & Grässlin 1988: 145-156. 10 Bu tabulara ve 'dogaya tapinma'ya
temas eden en yeni yayinlar sunlardir: Bumke 1979; Feber &
11 Nuri Dersimi'nin sözünü ettigi bir vaka, bu farkliligin kirsal Alevi cemaatlerinin sözde basi olan Bektasi Çelebi Cemalettin tarafindan farkedildigine isaret eder. Çelebi Cemalettin, Dersim'deki önemli bir hac merkezi olan Kistim'de 'eren' olarak kutsal sayilan nesnenin yilan seklindeki bir parça odun oldugunu duyunca, büyük bir saskinlik yasadi ve merkezin kapatilmasini ve bu odun parçasinin yok edilmesini istedi. Fakat, Jön Türkler'ce desteklenmesine ragmen istegini gerçeklestiremedi (Dersimi 1952: 96-98). 'Kistim ereni kültü'ne dair bkz.: Asatrian & Gevorgian 1988: 588. 12 Andranig 1900: 167-170. Bu metinleri benim için tercüme eden Leiden Üniversitesi'nden Dr. Jos Weitenberg'e tesekkür etmek isterim. Andranig'le konusanlardan biri, bir seyit, ona insanlarin öldükten sonra önce memeli, sonra yilan, kus, böcek, kelebek, sivrisinek ve sonunda sinek olarak geri döndüklerini anlatir. Bir digeri daha önce esek olarak varoldugunu hala hatirladigini aktarir. Yeniden insan olarak dogmustur; çünkü, insan olarak daha önce yasadigi hayat dogal olmayan bir sekilde, savasta son bulmus, ve bu yüzden olmasi gerektigi gibi tamamlanmamistir. 13 Sykes (1908: 479) Kureys, Balaban ve Sadilli asiretlerinin "Sii ya da Panteist" oldugunu belirtip Koçgiri asireti hakkinda sunlari yazar: "Dinsel olarak onlari dogayi disi bir unsur, Tanri'yi ise erkek olarak kabul eden gelismis Panteistler olarak kabul ediyorum. Bu fikre hali vakti yerinde olan erginlerle yaptigim konusmalar sonucunda vardim." 14 En bilgili misyoner yazarlardan birisi olan Riggs, günese ve atese tapinmanin önemini belirtir;ve ancak daha sonra ayin-i cem'den söz eder (1911). 15 Kemali 1992[1932]: 152. Bu Öztürk'ün su gözlemine uymaktadir: "Sabahlari günes dogarken karsisina geçilip dua edilir ve salavat getirilir. Ya yerde secde edilerek yer öpülür veya herkes elini agzina götürerek niyaz eder." (1972: 100) Bu günese tapinma, Ali Kemali'ye, Ali'nin öldükten sonra cennete gittigine ve günese dönüstügüne dair efsane ile açiklanmistir. Öte yandan Öztürk günesin Muhammed ile, ayin Ali ile serik oldugunu iddia eder. 16 Semsîler'den, 17. yüzyilda yasamis Polonyali Ermeni gezgin Simeon (der.: Andreasyan 1964: 100), onlara Mardin'de rastlayan Carsten Niebuhr (1780: 376-378) ve Italyan misyoner Campanile (1818: 194-200)söz eder. Diyarbakir yakinlarindaki eski bir Semsî tapinma mahali, daha yakin zamanda, Mardin yolu genisletilirken yikilmistir. Niebuhr, birçok Semsî'nin Jacoben Hristiyana dönüstügünü; digerlerinin Yezidiler'le -ya da Aleviler'le- karismis olabilecegini söyler. 17 Tankut onlarin Zaza'ca yazdiklarini iddia eder (1994b: 298). Editörü olan Mehmet Bayrak bunu dogrular ve Alisêr'in siirlerinin Kurmanci oldugunu söyler; o da Türkçe'nin dinsel törenlerde kullanilan tek dil olmadigini iddiasindadir. 18 Molyneux-Seel'in belirttigi diger
hac merkezleri -Sivas'ta Hasan (?), Kufa'da Ali (sic!)
19 Haziran 1986 Strasbourg Table
Ronde sur les Bektachis'de (Strazburg Bektasi Yuvarlak Masasi,
20 Türkay 1979: 239. Ne yazik ki, Türkay bu asiretlere yapilan
atiflari buldugu metinlerin
21 Örneklere van Bruinessen 1989'da yer verilmistir. 22 Idris Sevgen'ce (1968'de) yayimlanan
bir raporla ve Selimname'si ile sultana bunun muhasebesini
23 "Seine Behauptung war, dass es
im paradies kein unterworfensein unterdas gesetz (taklif)gebe.
24 Babinger 1921: 103-104. Ahlat
genellikle Bitlis'in etki alani içindeydi. Tabiî ki, ayni
zamanda
25 Ivanow, Mokri ve Mélikoff
benzerlikler üzerine yorum yapmis olan akademisyenler arasindadirlar.
* Von Luschan'in Böilam Nehri olarak andigi nehir, muhtemelen bugünkü adi ile, Kahta Çayi olmalidir. (ç.n.) 26 Daha önce belirttigim gibi, diger kaynaklarda Kürt olarak adlandirilmakla birlikte, Türkay'in eserinde Yörük olarak tasnif edilen Balaban istisnasi haricinde. 27 Jaba 1860: 6n-7n. Dujik Kürtler'in en önemli asiretleri olarak Balaban, Kureysli ve Gülabi anilmistir. Blau'nun Dujik Kürtler üzerine gözlemlerinden alintilanmistir.(Blau 1862) 28 Celaleddin'in ölümünden sonra, askerleri, çogunlukla Kipçak Türkleri, onlara ikta olarak dogu sinirlarini, Erzincan, Amasya ve Larende-Nigde'yi veren Selçuklu Keykubat'in hizmetine girdi (Cahen 1968: 245-246). 29 Jandarma Umum Kumandanligi ty: 32, 38. Dujik Baba'nin Harzemsah'la ilintisine, Bahtiyar asiretini Celaleddin'in yanindakilerin ardillari sayan Tankut (1994a[1937]: 442-443) da deginir. 30 Dersimli tüm asiretlerin Türklüklerini kanitlama çabasina girisen Pülümür eski kaymakami ve Tunceli eski valisi Edip Yavuz, Celaleddin Harzemsah'in Dujik Baba'ya gömüldügüne dair inancini ifade eder (1968: 368); ama, bunu herhangi bir asiretin nesep iddiasiyla iliskilendirmez -çünkü, belki de Dersimliler'in Oguz Türkleri olmasini istemektedir. 31 Bkz. Kemali 1992[1932]: 125-143; Dersimi 1952: 120-168; Komal 1975; Kieser 1993. 32 Hasan Resit Tankut Günes-Dil kuraminin babalarindan biridir. Küçük bir yetimken Maras Elbistan'da Alevi Kürt bir ailece evlat edinilmistir. 33 Çatismalarla ilgili olarak bkz.: Ömer Laçiner, "Der Konflikt zwischen Sunniten und Aleviten in der Türkei", Jochen Blaschke & Martin van Bruinessen (der.) Islam und Politik in der Türkei içinde. Berlin: Parabolis,1989. ss. 233-254. 34 Alevistan kelimesine ile ilk
kez, 1976 yilinda Hürriyet gazetesinin Almanya'daki bölücü
faaliyetler ile ilgili bir raporunda rastladim. Sözde, devletin Maoist
düsmanlari Türkiye'yi doguda Kürdistan, merkezde Alevistan
ve batida Sünni Türk bakiye seklinde bölmek için
komplo kuruyorlardi. 1980'lerde Almanya'da benzer bir sekilde Alevistan'i
bagimsiz kilmak niyetini açiklayan Kizil Yol adinda kisa ömürlü
asiri solcu bir örgüt vardi. Birçok Kürt milliyetçisi
ve baska egilimlerden solcular, bunlarin Sünni ve Türk bir milliyetçi
tepki yaratmaya çalisan Türk
35 Türkiye'de Kürtlerce ve Kürtler için yayimlanan dergilerle ilgili en kapsamli arastirma sudur: Malmîsanij & Mahmûd Lewendî, Li Kurdistana Bakûr û li Tirkiyê rojnamegeriya Kurdî (1908-1992). Ankara: Öz-Ge, 1992. 1960 ile 1980 arasinda yayimlanmis, birçogu yari yasal ya da yasadisi olan 65 dergiyi siralar. 36 Tirêj'in Türkiye'de 1979 ile 1980 arasinda sadece üç sayisi yayimlanabilmistir. Dördüncü ve sonuncu sayi Isveç'te yayimlanmistir. Aslinda daha önce birkaç parça Zazaca metin -bir sarki güftesi, bir halk masali ve bir kelime listesi- basan bir dergi olmustur. Bu, ilk ve tek sayisi 1963'te Istanbul'da basilan kisa ömürlü Roja Newê'dir. Bkz.: Malmîsanij & Lewendî, Rojnamegeriya Kurdî, ss.159-161. 37 Hêvî / Hîwa adindaki bu dergi 1983'te yayimlanmaya baslamistir. Zazaca bölümü, Tîrej'de de Zazaca yazan ve daha sonra birçok dergiye Zazaca katkida bulunan Malmîsanij'in sorumlulugu altinda hazirlanmistir. Malmîsanij, Zaza sözel gelenegini korumaya ve Zaza kültürüne daha fazla sayginlik kazandirmaya yönelik çabalarini sürdürmekle birlikte, ortaya çiktiginda Zaza ayrimciligina kuvvetle karsi koymustur. 38 Ayre ve onu izleyen Piya, Isveç'te 1987 sonrasinda aylik olarak yayimlandilar. Dergilerin editörü Ebubekir Pamukçu, daha önce kültürel ya da siyasal Kürt faaliyetlerine katilmamisti. Dergiye en önemli katkisi olan Dersim isyaninin milliyetçi Zaza bakis açisindan bir analizi, daha sonra Türkiye'de kitap olarak yayimlandi: Dersim Zaza ayaklanmasinin tarihsel kökenleri. Istanbul: Yön, 1992. 39 Bu kitapçiklarin en önemlisi
sudur: Zilfi Selcan, Zaza milli meselesi hakkinda. Ankara: Zaza Kültürü
Yayinlari, 1994. Su anda varolan en önemli Zaza dergileri, her ikisi
de Almanya'da yayimlanan Desmala Sure ve Ware'dir.
(Not: Bu nun disinda, Istanbulda yayinlanan DERSIM dergisi ve Avrupada yayinlanan Tija Sodir Kormiskan ve Wate dergisi de vardir) |
|