MİT’in
Asgar SMITKO ilişkisi, Lazim ESMAEILI, Selim IŞIK, Lazim’in kardeşleri Ahmet ESMAEILI
ve Halil ESMAEILI ve diğer bazı uyuşturucu kaçakçıları ile zaman zaman temas
edilmesine ve ilişkinin genişlemesine neden olmuştur. Ahmet Esmaeili
MİT’in bu grup içinden Ahmet ESMAEILI ile ilişkisini kesip kesmediği
bilinmemektedir. Ahmet ESMAEILI yakın tarihte yakalanan 300 kilo eroin olayı ile ilgili
olarak halen aranmaktadır.
Smitko'nun
Hizmetleri MİT’in Asgar SMITKO’nun uyuşturucu kaçakçılığını bilmediği,
Asgar SMITKO’nun bu ilişki süresince MİT’in iki önemli faaliyetine neden olduğu,
söylenmektedir.
Güneydoğu’da
İran’dan sevkedilen PKK’ya ait silahların ele geçirilmesi ve,
PKK Marmara
sorumlusu ve ekibinin yakalanması.
Buraya kadar
belirttiklerimiz, normal istihbari faaliyetler kapsamında.
İran'lı
Uyuşturucu Tacirlerinin MİT Yöneticisi Peki bu MİT ve İranli kaçakçılar
ilişkisinde normal olmayan ne vardı?
MİT’te bu
İranlı kaçakçıları sevk idare eden MİT görevlisi kimdi?
Asgar
SMITKO’nun yöneticisi Mardin’li İbrahim'di.
İbrahim,
MİT’te askerliğini yaptıktan sonra şöför kadrosu ile ise alınmıştı.
Şöförlükten
Yurt Dışı Temsilciliğe Türkçeyi doğru dürüst konuşamayan ve intikal eden
bilgileri rapor edemeyen İbrahim’in “üstün vasıfları”, zamanın İstanbul
Bölge Başkanı Nuri GÜNDEŞ tarafından keşfedilmiş ve adıgeçen “şöför”
kadrosundan “memur” kadrosuna geçirilmişti.
Bu tarihlerde
İbrahim hakkında çeşitli haberler vardı.
İstanbul’da
kahvehane işlettiği, uygunsuz kişilerle dostluk ettiği, elinde telsizle dolaştığı,
kahvehaneye gelen polis ekiplerine müdahale ettiği gibi ...
GÜNDEŞ, bu
kıymetli MİT personelinin, olağanüstü bir şekilde kadrosunu değiştirtmekle
yetinmedi. Onu, kendisinin de görev yaptığı bir Ortadoğu ülkesine “MİT
Temsilcisi” olarak gönderdi.
İbrahim ile
menfi bilgiler bu tayinden sonra da devam etti.
Ortadoğu
ülkesinde görevli iken her türlü kaçakçılık işlerine bulaştığı, kıymetli
taş kaçakçılığı yaptığı, uyuşturucu kaçakçıları ile işbirliği olduğu
gibi ...
Esasında Nuri
GÜNDEŞ için de aynı ülkede görev yaptığı zaman “silah kaçakçılığı” ile
ilgili iddialar olmuştu. Ancak konuyu dağıtmamak için GÜNDEŞ konusunu başka bir
yazıya bırakalım.
O Artık Çok
Paralı İbrahim, yurtdışı görevden döndükten sonra mal varlığında önemli
gelişmeler oldu.
İbrahim’in
artık İstanbul’da otelleri ve iş hanları vardı. Bir kardeşi “mücevherat”
işi, diğer kardeşi “dericilik” yapıyordu. Tekirdağ’da çifliği olduğu, döviz
büroları ile ilişkisi bulunduğu söyleniyordu.
İbrahim’in eli
de açıktı. Amirlerine mücevher ve deri armağanlar verdiği, hatta bir amirine
otomobil hediye ettiği söyleniyordu.
Asgar SIMITKO ve
Lazim ESMAEILI’nin 15 Ocak 1995 tarihinde kaçırılmasından bir süre önce, başında
Mehmet EYMÜR’ün bulunduğu Özel İstihbarat Dairesine, İbrahim’le ilgili önemli
bir bilgi intikal etti.
Alınan bilgiye
göre İbrahim’in eski Malatyaspor Baskanı, uyuşturucu kaçakçısı Nurettin
GÜVEN’le ilişkisi bulunmaktaydı ve adıgeçen uyuşturucu kaçakçıları arasında
arabuluculuk yapmaktaydı. Ayrıca İbrahim’in teması olan yakınına ait bir eczaneye
PKK’lılar gelip, gitmekteydi.
Ona Artık
Dokunulmaz Özel İstihbarat Dairesi bu bilgi üzerine İstanbul Bölge
Başkanlığına “kişiye özel” bir yazı ile durumu bildirdi ve adıgeçenin kontrol
altında tutulmasını istedi.
Zamanın
İstanbul Blg. Başkanı bu yazıya sert tepki gösterdi, Mehmet Eymür’e telefon
ederek, bilgilerden hiçbirinin doğru olmadığını ve bu tip yazıların kendisiyle
konuşmadan göndermemesini söyledi.
Bölge başkanı
bununla da kalmadı, İbrahim’i çağırarak “kişiye özel” yazıyı kendisine
okutturdu.
Özel İstihbarat
Dairesi, İbrahim ile ilgili araştırmaları sürdürdü.
İbrahim’in
MİT’de kayıtlı soyadının nüfus kütüğüne uymadığı, MİT’e verdiği aile
fertleri bildiriminin nüfus kayıtları ile aynı olmadığı, Almanya’da uyuşturucu
kaçakçılığından tutuklandığı ve cezaevinde olduğu tespit edilen kardeşinin MİT
kayıtlarında gözükmediği, İbrahim’in kendi beyanlarının hilafına Mardin’deki
ailesinin zengin olmadığı, babasının zaruret içinde öldüğü tespit edildi.
Bu olaydan kısa
bir süre sonra, Asgar SIMITKO ve Lazim ESMAEILI kaçırıldı ve kaçırılmalarından 13
gün sonra ölü olarak bulundular.
İbrahim'in
Soruşturması Olaydan sonra İbrahim Ankara’ya çağrıldı. Önce zamanın
İstihbarat Başkanı kendisiyle görüştü. Sonra da karma bir grup, İbrahim’in
anlattıklarını dinleyip not aldılar.Yani, İbrahim sözde, gayriresmi bir
soruşturmaya tabi tutulmuş oldu.
Bu görüşmede
İbrahim, şunları söylemişti:
Selim IŞIK ile
Malatyalıların arasında, uyuşturucu bağlantılı bir öldürme olayından dolayı bir
sürtüşme olduğunu. Selim IŞIK'in yerini bildirmesi için Asgar SMITKO'nun
Malatyalılar tarafından tehdit edildiğini,
Bunun üzerine
amirlerinin bilgisi dahilinde Asgar SMITKO'nun izini kaybettirmek için bir süre
değişik semtlerde kalmasını sağladığını,
Ancak tehlikenin
devam ettiğini görünce, Malatyalılar üzerinde etkinliği olan ve aynı zamanda
Malatya Spor'un o dönemde başkanlığını yapan Nurettin GÜVEN ile bu konuyu
görüştüğünü,
Görüşmede
Asgar SMITKO'nun rahatsız edilmemesini sağlamasını istediğini, N. GÜVEN'in de
kendisine bundan böyle anılanın Malatyalılar tarafından rahatsız edilmeyeceğine
dair söz verdiğini,
Asgar SMITKO'nun
anılan görüşmeden sonra rahatsız edilmediğini,
1992'de bir
faaliyetle ilgili olarak kendi evinde, Asgar SMITKO, Lazim ESMAEILI, Ahmet ESMAEILI, Selim
IŞIK ve Osman'ın (Lazim'in kayınbiraderi) katıldığı bir toplantı yaptığını,
Kasım 1994 ayı
içerisinde İstanbul'a gelen Neçirvan BARZANİ ve KDP İstihbarat Başkanı Kerim
SİNCARI’yi, Asgar SIMITKO ile görüştürdüğünü,
Aralık 1994 ayı
sonu veya Ocak 1995 ayı ilk günlerinde Lazim ESMAEILI’ye ait uyuşturucu maddenin
İran’da yakalanması üzerine Asgar SMITKO'nun kendisine Lazim'in battığını
söylediğini,
Diyarbakır,
Liceli BAYBASIN ailesi ile Halil ESMAEILI arasında bir ihtilaf çıktığını, silahlı
yaralama olayı yaşandığını, aralarının daha fazla açılmaması için Selim
IŞIK'in her iki tarafı barıştırdığını,
Barışmaya
rağmen BAYBASINLER’in, ESMAEILI'lerin Türkiye'de güçsüz olduklarını
bildiklerinden, haraç almak için bunlardan para istediklerini,
Lazim
ESMAEILI'nin kardeşleri Ahmet ve Halil’in İstanbul'da, müteahhitlik, hali
ihracat-ithalati, dericilik ve kuyumculuk yaptıklarını, durumlarının çok iyi
olduğunu. IIAhmet ESMAEL 'nin Türk vatandaşlığına geçme isteğinin kabul
edildiğini, anılanın Aralık 1994 ayı içerisinde 20 günlüğüne ABD'ye gezmek
amacıyla gidip geldiğini,
PKK Marmara
Sorumlusunun yakalanmasından sonra Lazim ESMAEILI'nin öldürüleceğini
öğrendiklerini, Lazim’in bir süre Avrupa'ya gitmesini sağladıklarını, Şubat 1993
ayı içerisinde Avusturya'ya giderek 3-4 ay kaldığını,
Tarık Ümit
Ne Diyor? İbrahim’in anlattıklarını bir de başka kanaldan, aynı tarihlerde
Tarık Ümit’den dinliyelim:
İstanbul Bölge
Başkanlığı personeli İbrahim, faali meçhul cinayetlerle ilgili olarak mafya mensubu
ve İranlı mülteci bazı şahıslardan tehdit yoluyla maddi menfaat sağlamaktadır.
İranli Lazzo
(Lazim ESMAEILI), İstanbul'daki büyük ailelere baz morfin temin eden kişi olarak
bilinmektedir. Ataköy, Emlakbank sitelerinde kaldığı söylenmektedir.
Bu şahsi, bizzat
tanımıyorum. Nurettin GÜVEN bahsetti. Lazzo’nun İran'dan baz morfin soktuğunu,
büyük çaplı çalıştığını, bir partide 5-10 ton civarında baz morfin tedarik
edebildiğini, bilinen malum isimlerle sıkı teması olduğunu söyledi.
Bu bilgileri o
dönemde çalıştığım birimlere ilettim. Daha sonra yurtdışına gittiği söylendi.
İranli Asgar
(Asgar SMITKO)’yu da Nurettin GÜVEN’den tanıyorum. Nurettin, Asgar'in kendisinden
100 kg baz morfin aldığını ve 500 bin DM borcu olduğunu, daha sonra bu borcunu
ödediğini söyledi.
Asgar'i hiç
görmedim ve temasım olmadı. Kendisiyle ilgili yaptığım istihbaratta, çok kişi ile
teması olduğunu ve Ataköy'de oturduğunu belirledim.
Bu konuda ilgili
makamlara bilgi verdim.
Daha sonra Korkut
EKEN, Nurettin'in Asgar'dan mal aldığını bana söyledi.
Nurettin ve
yeğeni Mehmet GÖZEN'in Asgar'ı tanıdığını biliyorum.
Asgar ile Lazzo,
üzerinde durduğumuz şahışlar listesindeydi. Mehmet AĞAR bana, "Asgar'ın
ekipçe alınması halinde Ataköy’deki evinin çok iyi bir şekilde aranmasını
istiyorum ” demişti.
Ayrıca Asgar'ın
durumunu en iyi Lokman bilir.
Behçet
CANTÜRK'ün damadı olduğu söylenen başka bir İranlı daha varmış. Onun adını
öğrenemedim. Onun da aynı işlerle uğraştığı söyleniyor. O tarihlerde Abdullah
CANTÜRK ve Hüseyin BAYBASIN veya Sirin BAYBASIN bir İranlıyı vurdular. İranlı
ölmedi. Hadise İstanbul polisine intikal etti. Polise kimi teslim ettiler bilmiyorum. O
dönemde Abdullah CANTÜRK aranıyordu.
Lokman Logman
Ghodsi Mahboob ALAN Kapalı Çarşıda döviz ve transfer işleri yapmaktadır. 20
ay kadar önce Özel Harekat polislerince alındığını duydum. Özel Harekat'taki
polisler bana Lokman ile temas halinde olduklarını, İstanbul'da kaldıkları
müddetçe şahsın işyerinde bulunduklarını söylediler. Kendisi ile hiç temasım
olmadı. Ocak 1995 ayı itibariyle 3-4 aydır uyuşturucu suçundan cezaevinde
bulunmaktadır.
İbrahim'e
Ceza: Himaye Biz gene İbrahim’e dönelim.
Neticede,
İbrahim’in İstanbul’dan uzaklaştırılması kararlaştırıldı.
O tarihte Ankara
Bölge Başkanı olan ve İbrahim’i İstanbul’dan tanıyan Şenkal Atasagun,
İbrahim’in kendi yanına verilmesini istedi. Bu öneri üzerine İbrahim Ankara Bölge
Bşk.lığına tayin edildi.
Olay böylece
bitti mi?
Hayır. Daha
bitmedi.
Nisan 1996’da,
Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu Kontr Terör Merkezine İbrahim’le ilgili yeni
bir haber geldi. Haber şöyleydi:
Daha önce MİT
İstanbul Teşkilatına eleman olarak çalışan İran’lı Kadir’in, PKK ile
bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı yapan Cumhur YAKUT’tan 5,000,000 DM
alacağı vardı.
Cumhur bu parayı
ödemedi. Kadir bunun üzerine İstanbul MİT’de çalışan 280 Mersedes’li İbrahim
isimli şahsa konuyu iletti ve halen Ankara’da görevli olduğu söylenen MİT’çi
İbrahim bu parayı tahsil edebileceğini belirtti.
MİT’çi
İbrahim bilahare Kürşat YILMAZ ile irtibata geçti ve Kürşat’ın adamları konuyu
takip etmeye başladılar.
Aynı Tarihlerde
Cumhur YAKUT, İran’lı Kadir’le anlaşarak borcuna karşı bir iş hanı ve 3,000,000
DM verdi ve aralarındaki ihtilaf çözüldü.
Bu gelişme
üzerine İran’li Kadir durumu MİT’çi İbrahim’e bildirerek ihtilafın
çözüldüğünü ve uğraşmamasını istedi. İbrahim, Cumhur YAKUT’tan nakit olarak
alınan 3 milyon DM’nin % 50’sini talep etmiş. İranli Kadir ise bu işlerin
komisyonunun her yerde %20 olduğunu, %50 komisyon veremiyeceğini söylemiş.
Neticede
MİT’çi İbrahim 25 Nisan 1996 tarihine kadar İran’lı Kadir’e süre tanımış ve
bu tarihe kadar istediği paranın verilmemesi halinde kendisinin cezalandırılacağını
belirtmiş. Halen kendilerinin MİT’den olduğunu söyleyen silahlı kişiler Cumhur
Yakut’u tehditle sıkıştırıyorlar.
Evet,
dokunulmazlık kazamış olan İbrahim yine sahnedeydi.
Bu tarihlerde
Operasyon Başkanlığına geçen Şenkal Atasagun, İbrahim’in kadrosunu Ankara
Bölgede bıraktırmakla birlikte, ona kendi başkanlığında önemli bir görev
bulmuştu. PKK ile ilgili faaliyetleri izlemek.
Dokunulmazlık
Devam Ediyor Kontr Terör Merkezi’nin, konunun Teftiş Kurulunca ele alınarak
soruşturmanın derinleştirilmesi önerisi dikkate alınmadı.
Sonuçta,
İbrahim hiç bir resmi soruşturmaya tabi tutulmadı. “Teşkilata intibak
edememiştir” gibi bir gerekçe ile “Şeker Fabrikasına” bile verilmedi.
Normal tayin
döneminde, Şenkal Atasagun Londra’ya tayin edilirken, İbrahim de Güneydoğu’ya
gönderilerek istifaya zorlandı ve emekliliğini istedi.
Ne kadar
karışık olaylar, ne kadar girift illişkiler değil mi?
Acaba,
uyusturucu kaçakçılarından ve İbrahim’den bahsetmek de devlet sırrına giriyor mu?
Devamı
İçin Tıklayın
[Uyuşturucudan Susurluğa 1]
[Uyuşturucudan Susurluğa 2]
[Uyuşturucudan Susurluğa 3]
[Uyuşturucudan Susurluğa 4]
[Uyuşturucudan Susurluğa 5] |