DANSÖZ KIVIRMALARI / Bahattin YILDIZ

13.SAYFA

1.SAYFA
2.SAYFA
3.SAYFA
4.SAYFA
5.SAYFA
6.SAYFA
7.SAYFA
8.SAYFA
9.SAYFA
10.SAYFA
11.SAYFA
12.SAYFA
13.SAYFA
14.SAYFA
15.SAYFA
16.SAYFA
17.SAYFA
18.SAYFA
19.SAYFA

Önceki Sayfa

32

 

 

                TerKazMaf isimli politikacının, medya'dan emekli taşıt sürücüsü MedMaf'ın,  arka koltukta bulunan Kamusal Mafyalıktan emekli olduktan sonra özel Mafya'lık yapan MaşÇet, Güvenlik emeklisi İçDışGüv ve Silah ve Uyuşturucu Marketler zinciri olan iş adamı SilUyMar isimli kişilerin ölümüyle sonuçlanan Trafik kazası SodGom Ülkesinde üstsel, daha sonra altsal tepkiler doğurmuştu.

MedMaf haberciydi. Her kesimden insanla oturup kalkması normaldi. Diğerlerinin birlikteliği ise toplumda infial yaratmıştı.

Maşçet, İçDışGüv, SilUyMar isimli şahısların görevleri belliydi. Bir mafyanın, bir politikacıyla bir güvenlikçiyle işi ne olabilirdi?... Rapor bunun yanıtını önceden vermişti. Üçgen oluşturuldu... Üçgenin çizimi, küp çiziminden daha kolaydı. El kaldırılmadan anında çizilebilirdi. Rapor pratik hazırlanmıştı. Üçgenin üst ucunda mafya, alt uçlarının birinde politikacı, diğer ucunda ise güvenlik bulunuyordu.

Tüm medya araçlarında aylardır sunulan ilk haber buydu. Arada birbirine muhalif haber ve yorumlarda bulunan medya araçlarının tümü bu kez tek seslilikteydi. Aykırı davranan, mafya destekçisi damgasını yiye-cekti.

Yaşamsal kader, ağlarını özenle örüyordu. Trafik kazası, SodGom Ülkesinde aniden oluşan sivil ve kamusal özellikli örgütlerin bir çoğunun toplumsal tepkili eylemlerini sundukları bir döneme rast gelerek bu eylemlere yeni bir enerji ve kan vermişti.

Toplumun, bireylerin, medya araçlarının, partilerin, partililerin, sivil toplum örgütlerinin, kurumların  bir çoğu, temiz ve mafyasız toplum istiyordu. Demokrasi, insan hakları, insanca yaşam ve özgürlük istiyorlar-dı. Kirlenmeler temizlenmeliydi. Şeffaflaşma süreci başlamalıydı. Yolsuz-luklar, düzenbazlıklar, soygunlar ve talanlar sona erdirilmeliydi. Karanlık çağa geri dönüş olasılığı tamamıyla ortadan kalkmalıydı.

Medya üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyordu.

Ber, ilk kez medya'yı bu kadar iştahla, sevgiyle ve güven duyarak takip ediyordu. Toplumsal tepki güzeldi, yerindeydi, uygun zemindeydi. Toplumun potansiyel enerjisi buna karar vermişti. Ortam; toplumun ve bireyin gücünü  ortaya çıkaran bir arenaya dönüşmüştü. Toplumu kendi istek ve arzusuna göre yönlendirenlere büyük bir  irade gösterimi vardı... Onlara karşı simgesel, etkin ve risksiz bir darbeyi gerçekleştiriyorlardı.

Simgesel eylem, sivil bir örgütün geliştirdiği bir eylem olması nedeniyle sivil damgalıydı.Bu bir sivil darbeydi ve SodGom ülkesi bu anlamda bir ilki yaşıyordu. Ülkede süregelen yanlışlara karşılık toplumun tepkilerini bir şekilde göstermesi için otuz üç gün boyunca sürecekti. Bu süre içinde, her akşam saat 20.00 de ev ve işyeri ışıklarının beş dakika kapalı tutulması, beş saniye boyunca ise ışıkların yakıp-söndürülmesi şeklinde gerçekleşiyordu. Bu nedenle yapılan eyleme "Beş dakika karan-lık ve ikibuçuk saniye aydınlık," adı verilmişti. Katılım yüksekti.

                Sodgom Ülkesinin  tüm kentlerinde olduğu gibi Ad-Kentinde de bireylerin çoğunluğu tarafından benimsenen bu eylemi gerçekleştiren bireylerden biri de, Ber’di. Eylem on birinci akşamındaydı.

Bu eylem, Ber’in yabancısı olmadığı bir eylem türüydü. Çocuklu-ğunda lamba düğmesini yak, söndür olayını gerçekleştirmekten hoşlanırdı. ‘Yak söndür; söndür yak,’ davranışı nedeniyle annesinden çok bağırtı işitmişti...

                Bu davranış; yanlışa, dolandırıcılığa, despotizme, yönlendirmeye, insanın ve insanlığın geleceğini isteklerine göre tayin edenlere ve tüm kötülüklere karşı oluşmuş negatifsel enerji boşalımı sağlıyordu. Her düğme indirip kaldırma olayı nerdeyse bu enerjinin boşalımı nedeniyle açığa çıkan orgazmı yaşatıyordu kendisinde. Bu nedenle bir odanın düğmesi yalama dahi olmuştu. Bu akşam on birinci hazzı, bilmediği ve tanımadığı yerlerde bulunan yüzbinlerce kişininde aynı duyguları taşıdıklarının bilinciyle almıştı. Negatif boşalım enerjisinin yeryüzünü terk ederek gökyüzüne yükseldiğini bir kez daha duyumsamıştı. Bireyler, içsel öfkelerini dışavurumla, gökyüzü çöplüğüne göndermenin verdiği rehavet içindeydiler.

                Ber, uzandığı kanepede bunu gram gram özümsüyordu.

                Beyninde hafif elektriklenmeler hissetti. Yumuşak ve okşayıcıydı... Med'in kendisiyle bağlantıya geçeceğinin ön sinyalleriydi, bu...

                "Merhaba Ber!"

                "Merhaba Med!"

                "Kaç gündür görüşemedik, kusura kalma... Ne yaptın bu arada..."

                "Bunları anlatırsam; bilineni, tekrar bildirmiş olurum... Sanırım..."

                "Aynı tarzda ukalaca konuşmalar..."

                "Bu senin yorumun."

                "Yak söndür, söndür yak, eyleminde de bulunuyorsun. Bu konuda hiç ters duyumsamalar yaşamadın mı?"

                "Güzel ve rahatlatıcı duyumsamalardayım."

                "Bazı eylemlerin kaynağını keşfedecek kadar yeti kazandığını sanı-yordum. Beni yanılttın..."

                "Bu da ne demek oluyor?..."

                "Bunun anlamı; Kendini daha da geliştirmen gerekiyor...."

"Sana gündem de olan ve benim de benimsediğim bir sloganla karşılık vereceğim;.'‘Konuş! Konuşmadıkça sıra sana gelecek!' "

"Konuş! Konuşmadıkça sıra sana gelecek! sloganı güzel ve benim de benimsediğim bir slogan olmasına rağmen, gerektiği anlarda kullan-dırılmayan, ama Düzenleme grubu, toplumsal tepki arzuladığı anlarda bireyleri etkilemede kullandığı bir slogan... Rapor gerektiğinde susmayı, gerektiğinde konuşmayı ve tepki göstermeyi düzenler...  Birey ve toplum bu eylemi; figüran rolünü oynadığını fark edemeden kendi iradesiyle gerçekleştirdiğini sanır... Neyse bu konuyu kapatalım, bu yapınla seni ikna etmekte zorlanacağım galiba.... Sana bir müjdem var. Seni, benim çevrem-den ve benim yetilerimden fazlasını taşıyan iki kişi ile tanıştıracağım... Tabi ki kabul edersen."

"Neden olmasın, memnun olurum."

"Yalnız bir koşulum var; lütfen onların yanında saygısız hareketlerde bulunma!"

"Okeydir..."

Ber, bu tür seanslarda nasıl davranması gerektiğini bir yemek yeme kadar iyi öğrenmişti.

Gözlerini yumdu, içselini açtı.

Birkaç dakikada transa geçebilmişti. Med’le buluştu.

Med, takip etmesini işaret ediyordu.

Loş ışıklı bir odaya girdi, Med’in peşisıra. Ber, gözlerinin loş ışıklı karanlığa alışması için birkaç saniye bekledi.

Orta yaşlarda oldukları anlaşılan biri bayan, diğeri bay iki kişiyi oturdukları koltuklarından kendisini izlerken gördü.

                Med, oturanları, "Bayan Neson ile Bay Deson." diyerek Ber’e tanıttı.

"Ziyaretçilerin fazla zamanları yok, Ber. Önemli konulara geçile-cek... Seninle ilk ve son kez bu şekilde diyalog kurmuş olacaklar... Saniyelerin bile boşa harcanmamasını tavsiye ediyorum..."

                "Memnun oldum; Bayan Neson, bayan Deson!..." diyerek selamladı.

                "Bizler, sizi gıyabınızda tanımamıza rağmen  Med’in anlatımlarından dolayı size karşı pozitif duygular beslemekteyiz... Değil mi Bay Deson?" dedi Bayan Neson.

                "Onaylıyorum Bayan Neson ve bence tanışma faslını kapatıp, konuya derhal girelim..."

                Ber, önemli bir anın heyecan dolu gerginliğindeydi şimdi. Merak doluydu.

                "Med’in de yardımlarıyla ne kadar yol aldığınızı biliyoruz. Med, nedense hazır olmadığın düşüncesiyle bazı önemli iletileri sana sunma-mıştı. Hep geleceğe bıraktı... Ben ve Neson ise aynı kanıda değiliz."

                Ber, "Zaten Med beni hep küçümsüyor,"diyecekti ki; Med’in ‘saygı-sızlık yapma!" uyarısını anımsayınca vazgeçti. "Teveccühünüz... Teşekkür ederim," dedi.

Karşılarında bulunan koltuğa, onların buyur etmesiyle oturdu.

                Sözü Deson aldı. "İnsanlar doğar, büyür ve ölür. İnsanlığın tarihi, bireylerin bu sürecine milyonlarca kez tanıklık yapmıştır ve yapmaktadır. Bunlardan birçoğunun tarihsel izleri kalmamıştır. Azınlıkta olanlar ise, kötü veya iyi izler bırakarak halen yaşıyormuşçasına etkilerini devam ettirmektedirler. İz Bırakanlar grubunda, etkisel yoğunluk kötü olan grupta... İnsanların varoluş amacı ‘evrim’dir. Bu kavram bazı bilim adam-larının belirttiği biyolojik anlamdaki ‘evrim’ kuramını çağrıştırmasın sende... Ben ‘Ruhsal, beyinsel, düşünsel, duyumsal evrimden söz ediyorum...’

Ölüm hiçlik ve yokluk değildir. Her ölüm; yeni bir doğuşa başlan-gıçtır. Birçok kez değişik kabuklarla, değişik cinsiyetlerle, konumlarla farklı ortamlarda  yeniden var edilen “beyin, düşünce, duyular içerikli; Ruh cevheri” inişli, çıkışlı evrimini bireylerde ve bireylerden oluşan top-luluklarda sürekli geliştirerek, değişimlere uğratarak bazen de törpületti-rerek yenilemektedir...

Kötü ruh veya iyi ruh cevheri taşıyıcısı öldüğünde, yeniden dünya’ ya gelen cevheri, yetişme tarzı, edindiği yeni izlenimler, ortamlarla önceki yapısının tersi değişim gösterebiliyor. İyi ruh cevheri kötü ruh cevherine, kötü ruh cevheri, İyi ruh cevherine dönüşebiliyor. Bu durum; tekrarı çok olanlardan... Biz bu tür ruhlara, ‘Evrimini Tamamlayamamış Ruhlar”  diyoruz.

Kötü ve iyi ruh cevheri doğum-ölüm-doğuş.. şeklinde yenilenen gel-git döngülerinde sayısını bizim de bilmediğimiz yenilemelerle önceki iyi veya kötü cevher özelliğini kaybetmeden ve aksine daha da ilerleterek belirli bir aşamaya gelmiş ruhlara da ‘Evrimini Tamamlamış Ruhlar” diyoruz.

Bu niteliğe ulaşmış evrimini tamamlamış iyi ruhlar ve kötü ruhlar edindikleri tüm yetilerini bu kez bulundukları fizik ötesi dünyada insanları kendi yandaşları olmaları yönünde etkilemeye çalışarak ezeli mücade-lelerini devam ettirmektedirler.

Fiziksel dünya’da olduğu gibi Fizik ötesi dünyada da bu savaşımda kazanım elde eden, genelde kötü ruhlar grubu olmuştur şimdiye kadar. 

Dünyanın geçmişi ve günümüzde yaşananlar da bu kötülerin zaferini kanıtlamaktadır..."

Deson'un anlatısının devamını getirmesini, Neson engelledi "Deson!... Kanımca konuyu çok dallandırıyorsun. Ber, anlatıları özümse-mekte zorluk çekebilir," dedi.

Deson bu uyarıyı mimiksel hareketlerle olumlayarak, "İstersen sen devam et,"diye Neson’a teklif getirdi.

Neson, teklifi reddetmediğini, konuşmaya başlamakla ifade etti, "Med’in bir ara sana sözünü ettiği Düzenleyici, Denetleyici, İzleyici, Uygulayıcı grupları ile bunların üst merkezini benzerlerinin tümü fizik ötesi dünyada da mevcuttur.

Fiziksel dünyada olduğu gibi, o alemde de egemenlik hala kötü ruh grubunda... Zaten, her iki aleminde birbirine direk veya dolaylı yansımaları, etkileşimleri olmaktadır. Bu asırda fizik ötesi dünyanın iyi ruhları ile Fiziksel dünyanın iyi ruhları elele vererek, onlara karşı mücadeleyi kıyasıya savaş haline getirdiler, bu asır da dizginleri ellerine alabileceklerine inanıyorlar..."

                "Sözünüzü kesmek istemezdim, beni bağışlayın. Ama takıldığım noktalar çözülmeden devam edilirse korkarım anlatılarınızı kavramakta bayağı zorluk çekeceğim," dedi Ber.

                "Rica ederim, buyurun!"

                "Sizler bu varsayımlarınızı ispatlayıcı hiç bir kanıt sunamıyorsunuz.... Sanırım, anlatılarınıza inanıp inanmadığımı sizler de Med gibi algılıyorsunuzdur...

Bunu bir kenara bırakarak ve anlatılarınızı bir an gerçek kabul ederek sormak istiyorum... Söyler misiniz tarihin akışı içinde çok az süren dönemler hariç fizik ve fizik ötesi alemlerde egemenliğini sürdüren kötü ruh grubu nasıl ve ne şekilde alt edilebilinir.?..."

                "Kötü Ruh egemenliğinde; İyi Ruhların yapabileceği çok şey var aslında... En azından Kötü Ruhlara ait Düzenleme Raporlarını önceden sezerek, insanlığa zararlı olan öğelerde bu düzenlemeleri boşa çıkarmak; en azından düzenlerini bozacak yani ‘Sapmalar’ meydana getirerek... Bunun sonucunda Düzenleme raporlarını yeniden gözden geçirme, yeniden düzenleme uğraşına girecekler ve bu sapmalar dolayısıyla boş-luklar sürekli yinelendiğinde iyi ruhların bu boşlukları doldurma ve yararlanma şansı olabilecektir.

Bu sapmaların sürekli tekrarlanması halinde kötü Ruh Grup üyeleri birbiriyle çelişkiye düşecek, birbirlerinden ayrık yeni görüşler sunmalarını ve sonuç olarak bütünlüklerinin bozulması sağlayacaktır. Bu, yansımasını Düzenleme raporların da gösterecektir. Sürekli düzenleme raporlarının değiştirilmesi, boşlukların doldurulması için acilen hazırlanacak raporların birbiriyle çelişkili olacakları nedeniyle Uygulama, Denetleme ile İzleyici Grupları kendi içlerinde ve birbirlerine karşı, kargaşa, kaos yaşamaya başlayacaklardır. Kanımızca bunun sonucunda iyi ruhların fazla efor sarf etmesine gerek kalmadan kötü yapı kendi kendisini bozacak, iç düşman-lıkları nedeniyle bazılarının desteği de sağlanarak olan boşluğu, iyi ruhla-rın grupları dolduracak... Tabi ki bu benim varsayımım..."

                Deson, burada araya girerek yeniden sözü aldı. "Ben bu aşırı sapma sonucu oluşacak kaos ortamının iyi ruhlara yararlı olabileceğine tamamen katılmıyorum. Aşırı kaos, fiziksel dünyanın iyi ruhların da bazılarının bozumunu sağlayabilir. Ayrıca aşırı sapma boşluğu, daha aşırı kötü düzen-leme raporlarının insanlık aleyhine hazırlanmasını sağlayabilir,"” dedi.

                İlk kez bu kadar suskun kalan Med, söze girdi, "Bunlar güzel tartış-malar, ama biraz gerçekçi olalım. Bireysel ve toplumsal psikoloji nabzını elinde tutan ve bu konuda her türlü ikna gücünü ellerinde bulun-duran, akı, kara; karayı ak gösterecek kadar kıvrak zekalı, bazen melek bazen şeytan görünebilecek derecede bukalemun özelliğinde olan kötülerin çöze-medikleri sorunları, engelleyemedikleri sapmaları gerektiğinde aşırı şiddet de kullanarak bir şekilde yararlarına kullanmaları sürekli kullandıkları bir döngüdür. Kötü gücün egemen olduğu; bu dünyada güçsüz iyi insanların-dan diğer deyimle, Fiziksel dünyanın iyi ruhlarından çok fazla bir şey beklemek hayal değil mi?...

Kanımca, önce yanlış bilgi bombardımanlarından kurtulmaları, doğru bilgiler edinebilmeleri, sezgilerini, algılama yetilerini geliştirmeleri sağlanmalıdır.

Bu gelişimleri az çok sağlayan bireylerin, elde ettiklerini kendi aralarında iletisel yolla paylaşımlarıyla aydınlanma evresini tamamlayarak açığa çıkaracakları pozitif enerji ile kötü ruhların yaydığı negatif enerji akımlarına karşı koymaları sağlanabilecektir. "

Ber, soru yönlendirmekten kendisini alamadı. "Bu nasıl gerçekleşe-cek peki?.."

                "İnternet sayesinde..." diye yanıtladı Med.

                Ber, gülme isteğini zorlukla frenleyerek, "Yaşın kaç?.. Evli misin?... Bekar mısın?... Sanal seks yapalım muhabbetleriyle mi?..." dedi. "Ayrıca; interneti sözünü ettiğiniz gruplar da kendi yararlarına kullanabilir."

                Med'in korktuğu başına gelmişti. Ber, saygısızca saçmalıyordu. Muhabbeti sulandırmaya çalışıyordu. "İnterneti sen o amaçla kullanıyor olabilirsin... Ama farklı anlamda kullanmaya başlayanlar da var. Diğer araçları pek kullanamayan iyi ruh grup ve bireyleri en azından interneti kullanabilme olanağına sahip. Onların ise kullanması buna engel değil. Savaş biraz daha eşit koşullarda internette devam edecek. Savaş, internette devam edecek ve zafer iyilerin olacak."

                Deson, Med ile Ber'in konuyu kişiselleştirerek, karşılıklı tartışmaya başlayacaklarını sezinlemişti. Fazla zamanları kalmamıştı. "Med haklı," dedi. "Bu asırda fizik ötesi dünyada bulunan ‘Evrimini Tamamlamış İyi Ruhlar’ en çok netsel iletişime güveniyorlar..."

                Ber'in kuşku dolu bakışlarını görünce açıklama gereği duydu. "Her iki alemde hemen hemen tüm iletişim ağlarının çoğu Kötü Ruhların elinde... Fiziksel dünyada bilerek veya bilmeyerek onlara alet olan iyi ruhları da katarsak, bu kaleleri ele geçirmek şimdilik neredeyse olanak-sız... Ekonomik, siyasi, hukuki, psikolojik ve bir çok yönden yetersizlik söz konusu... Bu nedenle ilk etapta kullanılabilecek uygun aracın internet ortamı olması sizce de mantıklı değil mi?... Ayrıca iyi ruhların, insanları beyinsel ve ruhsal etkilemesi için salgıladıkları pozitif enerjileri daha  hedefine ulaştıramadan, kötü ruhlar negatif enerjileriyle yok etmekte. Hatta bazen bu enerjiyi kendi enerjilerine dönüştürerek güçlerine güç katmaktadırlar.

Netsel iletişimde kullanılan kablolar ve uydusal bağlantılar da bu risk çok fazla gerçekleşmeyecektir. Fiziksel dünya insanları, fizik ötesi alemden gelen mesajlar olduklarını bilemeyeceklerinden korkup net bağlantılarını koparmayacak, e-mail haber grubu üyeliklerini iptal etmeye-ceklerdir..."

Ber, bir müdahalede daha bulundu. "Sözünü ettiğiniz fiziksel dünya ve ötesi dünyada bulunan iyi ruhların egemenliği elde ettiğini düşünelim... Bu durumda bile bireyin ve toplumun kendi geleceğini tayin etme ve belirleme özgürlüğü, iradesi yok etmiş sayılmayacak mı?"

                Sorunun muhatabı Deson iken, Neson yanıtladı. "Ayrıntılı yanıt vermek gerekiyor. Bunun için zamanımız kısıtlı... Bir yere davetliyiz... Ama şu kadarını söyleyeyim; tek bir bireyin geleceğini düzenlemede bile o şahsın görüş ve düşüncesi önemli olacak. Başkalarına zarar verici, iradesini yok edici olmadıkça geniş özgürlük alanı sağlanacak her yönden ve her anlamda... Yani genel düzenleme raporu hazırlamada ilgili olan kişi, kurum, topluluk ve insanla ortak hareket edecek... Tatlı birlikte hazırlanacak ve birlikte yenecektir."

                Deson, kolundaki saate baktı. "Çok az zamanımız kaldı Ber!"

                "Takdir sizin efendim!" diyerek centilmence karşılık verdi.

                "Birlikteliğimizi sonlandırmadan çoğunluğun ulaşamayacağı bazı duyumsamalar yaşatacağız sana."

                Ber, heyecan dolu bir ses tonuyla, "Ne gibi?.. "diye sordu.

                Med, tebessüm eden güzel yüzüyle, "Yıllardır bana yönelttiğin bir soru vardı... Olmuşlardan, yaşanmakta olanlardan ve olacaklardan verdi-ğim haberleri nasıl edindiğimi sürekli merak eder, dururdun."

                "Bu merakım hala sıcaklığını koruyor."

                "Bu gece belirttiğin sıcaklık birazda olsa soğutulacak."

                "Nasıl?..."

                "Bunun yanıtını biraz sonra alacaksın. Yeter ki panik yapma! Daha önceki seanslarla ilgili uyarılarımı anımsa... Aykırı hareket etme!..."

                "Ben hazırım!"

 

 

                                                                              ***

 

 

                Ber, gözlerini yumdu, derin nefes alıp vermeye  başladı.

Dışarıdan çocukların bağırtıları, korna sesleri, motor gürültüleri duyuluyordu...

Kapalı tuttuğu gözleri karanlığı görüyordu. Bir süre sonra, kulakları sadece soluma seslerinden başka bir şey duyamaz olmuştu. Beynine gelen gündelik düşünceleri savdı. Hiçbir şey düşünmeden karanlığa bakıyordu.

Vücudunu hissetmiyordu. Uykuyla uyanıklık arasındaydı. Soluk sesleri de gelmiyordu. Derin sessizlik ve karanlık, yaşadığı anın toplamıy-dı. Kahvaltı hazırlarken yaralanan parmağının acısı da yoktu.

Karanlıkta süzüldüğünü duyumsuyordu. Ber gözlerini açmadan, bedenini hareket ettirmeden öylece bekliyordu. Karanlık, usulca doğmakta olan güneşin, gökyüzünü aydınlatmaya başladığı kızıl bir renge büründü. Rengini kaybetmeden alevsel dalgalı görünümler aldı kızıllık. Ber, kendi bedeninin alevlerin arasında etkilenmeden süratli bir şekilde aşağıya, yukarıya, yanlara, sağlı sollu doğru gidip geldiğini görüyordu.

Karanlık alanlarda sütunlar belirdi. Sütunlar birbiriyle birleşti. Tünel şeklini aldı. Süzülürcesine ve gittikçe artan hızla ilerliyordu oluşan yarı aydınlık tünellerden...

Ber bunun rüya olmadığını, belli bir yol çizmezse bu seyrin bu şekil-de sonsuza kadar devam edeceği bilinciyle, kendisini ileriye yönlendirdi. Tünel çıkışı geniş bir vadiye açılıyordu... 

Nesneler, insanlar minyatürdü. Kuşbakışı izledi onları.

Bu arada onların üzerinde belirli bir rotada geniş daireler oluşturacak şekilde usulca dönüp duruyordu. Bir süre sonra usulca gidiş dönüşler, yerini seri dönüşlere bıraktı.

Hızlanma nedeniyle midesi bulandı.  Bir Hortumun çekim alanında-ki eşya gibiydi şimdi. Aşağıdan yukarıya doğru genişleyen helezonik kıvrımlar bir yay gibi uzuyordu. Bunların aralarına seri geçişler yapmaya başladı.  

Fısıltıya benzer bir ses duydu sanki. Tüm dikkatini, nereden geldiği-ni bilmediği  bu fısıltıya yoğunlaştırdı. Arada kesik kesik duyulan bu fısıl-tıların kaynağına ulaşmaya çalıştı. Mide bulantısını önemsemiyordu artık. Bu fısıltılar hayali duyumlar mıydı?  Bu kadar yolculuktan  sonra bir şey elde edemeden gerçek yaşama  dönmek istemiyordu. Tüm enerjisini odak-laştırdı. En üstte bulunan ve dönen halkalardan birinin arasından geliyordu sanki bu fısıltılar. Bu aralığa girmeye çalıştı... Bir şeyler engelliyordu ken-disini...

Med’in sesini duydu; "İlerle, korkma... Gerekli enerjiyi sana vereceğiz..." Bir güç hissetti, engeli aştı. İçeriği belirsiz fısıltıları daha rahat duyumsamaya başlamıştı. Doğru yolda ilerlediği kanısı oluştu kendisinde. Evet, yakınlaşma bazı kelimeleri daha anlaşılır kılıyordu. Fısıltılar anlaşılır seslere dönüştü:

"...Yaklaşıyor..."

"...engeller koyun..."

"...uygulayıcı merkezi..."

"...rapor..."

"...düzenleyicilere bilgi verin..."

"...gedikleri kapatın..."

"...uygulayıcılar, vakit yok..."

"...raporsuz çıkış yapın..."

"...başarısızlık..."

"...lanet olsun ..."

"...tüm iletişimleri koparın..."

"...Virüsleri hazır tutun..."

"...telepatik,duyumsal iletişimlerinizi yeni bir emre kadar askıya alın... Pasif konuma geçin..."

"...Rapor okuma alanlarını karartın..."

                "...manyetik kalkanları sağlamlaştırın..."

 

Ber, duyduklarına inanamıyordu. Sözcüklerin bazıları  Med’in anla-tımında geçen bazı kavramları anımsatıyordu... Yoksa.... Neyse bunları irdelemek için uygun zaman değildi. Büyük bir iştahla hızını arttırdı. Yeryüzünü bir baştan bir başa dolaşıyormuş gibi bir his doğdu içinde...

                "Evet! Şimdi..."

                Bu ses çok yakınındaydı, beyninde çınladı sanki.

Seyir hızı, yavaş yürüyen bir insan hızına düştü. Bir nehrin akış yönünün tersine kulaç atan biri gibiydi şimdi.

Yaydan çıkan ok gibi gerisin geriye savruldu aniden. Toparlandı. Savrulmadan önce bulunduğu noktaya süratle vardı ve kendisini bir nevi o noktaya yapıştırdı... Yoğunlaştırdı...

Şimdi, hiçbir şey duymuyor ve görmüyordu...

Beyninin içinde karıncalanmaya benzer tuhaf şeyler hissetmeye başlamıştı. Med’in “...dayanmalısın...” telkinlerini duyumsadı. Tüm duyuları esnedikçe esnedi... Güzel bir müzik parçası duymaya başladı, bir-den yanı başında hayalinde bile resmedemeyeceği güzellikte çıplak bir dansözün ellerindeki yabancı paralarla birlikte dans figürleri yapmakta olduğunu ve kendisine yaklaşması için işaret ettiğini gördü. Bir an elini uzattı, sonra vazgeçti... Dikkatini tekrar toparladığında ne müzik sesi, ne de kadın kalmıştı...

                Yeniden fısıltılar duyuyordu. Bu fısıltılar, onu biraz daha canlan-dırdı. Kulağında değil sanki beynindeydi bu sesler. Fısıltılı diyaloglar bu kez kesintisiz, net ve anlamlıydı...

                Birçok ses; binlerce radyo ve televizyondan çıkan değişik sesler... Birçok görüntüler, haberler, reklamlar, müzik parçaları, belgeseller, filmler, diziler, kalabalıklardan duyulan sloganlar, silah sesleri, uçak sesleri, tank paletlerinin çıkardığı mekanik sesler, ağlama sesleri...

Her şey bir anda sunuluyor gibiydi... İçsel gözlerini biraz daha açtı; karanlığı delercesine... Bir kolun mesafesi kadar yakınında görüş alanını tamamen kapatan, gazete sayfalarını gördü... Her şey sabitlenmiş, gazete parçasına yapışıp donmuş gibiydi. Med’in “...kendine gel, Ber!” ünleme-siyle irkildi.

"Sorun çözülmedi!..." yüksek fısıltısını duyumsadı.

 

Ellerinde değişik silahlarla binlere varan insansı figürlerin, uzaktan kendisine süratli bir şekilde yaklaştığını gördü. Derin bir korku ve yalnız-lık hissetti... Duyumsama olduğunu bilmesine rağmen gerçek yaşamday-mış gibi etkilendi. Gittikçe yaklaşan gruptan kaçacak gücü kendisinde bulamadı. Felç olmuş gibi hareketsiz kalakaldı. Grubun kendisiyle sıcak temasına on adımlık mesafe kalmıştı ki; iki bayanla yanlarında bir erkek ve bebek denecek yaşta çocuktan oluşan bir grup onlarla kendisi arasında perde oluşturdu.. Saldırganlar onlara çarptıkça küçük taneciklere bölünü-yorlardı. Sırtları kendisine dönük bu kurtarıcıların, kimler olduğunu merak etti.

Bu merakını gidermesi için çok beklemesine gerek kalmamıştı. Dönen yüzler; Med, Deson ve Neson olduklarını gösteriyordu. Küçük çocuğun kim olduğunu bilmiyordu. Üzerinde duracak zamanı yoktu.

Ber; Med’in "Yolu açtık Ber, devam et..."  iletisini algıladı.

Savrulmadan önce bulunmuş olduğu noktayı yeniden yokladı... İtici gücün, zorlaması kalmamıştı... Kapalı halkayı açtı. İçinden geçti... Her taraf zifiri karanlıktı.   

                 Ber, uzakta gördüğü nokta büyüklüğünde ki ışığa doğru, su gibi akıyordu. Yaklaştıkça ışık da kendisine yaklaşıyor gibiydi.

Işığın bulunduğu yere vardığında; uçsuz bucaksız bir alanda binlerce görüntülü ekranların bir yol kenarına dizilmiş ağaçlar gibi sağlı sollu sıralı olduklarını gördü.

Bu güzergahta seyrederken ekranların sunduğu görüntüleri rastgele izliyordu.

Bir ekrandaki görüntü dikkatini çekti, incelemeye koyuldu... Uzun ve oval bir masanın  her iki tarafında onlarca insanlar; ellerinde bulunan belgelere bakarak karşılarındaki  kişilerle sürekli konuşuyorlardı. Diğer tarafta oturanların önünde ise meslekleri ve tabi oldukları ülkelerin adı yazılıydı... Birçoğunun önünde “Düzenleme Grubu” yazılıydı. Diyalog-lar tam anlaşılmıyordu.

Görüntüler sürekli değişiyordu. Değişik tipte insanların birçoğunun hangi ülke uyruğuna tabi olduğu anlaşılabiliyordu. Konuşurken, ellerin-deki  dosyaları birbirine sunmaları sıklıkla beliren görüntülerdi.

Sinema ekranı büyüklüğünde ki bir ekranın kapalı olması dikkatini çekti. On bir metre ötesinde, yargı salonunda bulunan tanık kürsüsüne benzer fakat neredeyse onun beş katı büyüklüğünde yüksek bir masanın üzerinde bilgisayar klavyesine benzer üzerinde birçok düğme barındıran. bir parça vardı. Bu masaya yöneldi.

                Birçok büyük tuşlar bulunuyordu. Üzerindeki yazıları okumaya başladı. Tuşlar; Komut düğmeleri izlenimi uyandırıyordu.

"Düzenleme Grupları, İzleme Grupları, Uygulama Grupları, Denet-leme Grupları, Sivil Toplum Örgütleri, Üniversiteler, Kurumlar, Kamusal Örgütler, Ülkeler, Toplumlar, Özellikli Bireyler, Risk Taşıyıcıları, Yandaşlar, Lobiler, Partiler, Politikacılar, Güvenlikçiler, Yer altı Örgütleri, İllegal Örgütler, Medya grupları, Dini Gruplar, Yazarlar, Şairler, Müzik sanatçıları, Ressamlar,  Sermaye Grupları, Geçmiş, Şimdiki an ve gelecek....

Ber, 'Ülkeler' yazılı tuşa bastı. Ekranda bir görüntü oluştu. Bildiği yabancı bir dilde soru yazılıydı.

"Hangi Ülke?"

İnternetteki arama motorlarına benzer bir yazı yazma boşluğu oluşmuştu.

Düğmeleri barındıran setin yan tarafında harf ve rakamlardan oluşan bölümü kullanarak, "SodGom" yazdı. Yine yabancı dilde 'Onay,' anlamına gelen tuşa bastı.

SodGom Ülkesinin bildiği harita görüntüsüyle ve sol yanında ana başlıklar taşıyan bir bölüm ortaya çıktı.

Bilgisayar fare imlecine benzer büyük ve renkli bir ok işaretini  ekranda görmesiyle düğme setinin yanında bulunan fareyi kavradı. Fihrist bölümünün 'Politika,' ana başlığı üzerine, imlecin gelmesini sağlayarak, farenin sol düğmesini tıkladı.

Hangi yüzyıl sorusunu yirminci ve yirmibirinci yüzyıl yazarak yanıtladı.

Görüntü değişmişti.

Oval bir masada karşılıklı oturan iki kişi, önlerinde bulunan kağıt-lara da arada bakarak konuşuyorlardı. Yüzleri karanlıktı, belirgin değildi. Birinin yabancı dili doğal iken karşısındakinin kırıktı.

Grup Başkanı yazılı bölümde oturanla, ‘Yandaş’ yazılı bölümde oturan kişi karşılıklı konuşuyorlardı.

 "Sodgom ülkesi insanları artık eskisi gibi değil. Tayin ettirdiğimiz önceki liderlere olan güvenlerini kaybettiler... Yeni yüzlere ve sloganlara gereksinimimiz var."

                "Kanımca bu sizlerin hüsnü kuruntunuz. Medyanın, sermayenin, derneklerin, partilerin, kuruluşların, beyin takımının bir çoğu programla-rınıza harfiyen uyuyorlar, düzen sapmasında bulunmuyorlar... Sapmada bulunanların da başlarına neler geldiği malum... Yeni yüzlerle öncekilere karşı vefasız davranmış olmaz mıyız?.."

                "Bu işlerde duygusallığa yer olmadığı, tekrarlanmasına gerek duymadığımız bir gerçek... Ama yine de öncekilerin referanslarını yeni görevli belirlemelerinde göz önüne alıyoruz... Yeni Adım Partisinin lideri kendince bize karşı sapma hareketine geçti. Bu önümüzde duran örnek-lerden biri... Diğer bir partiye ticari şirketlerimiz kanalı ile istedikleri mali desteği paralel şirketlerine aktardığımız halde düzenlemelerimizin bazıla-rına uymamaya başladı..."

                "Efendim! Merak etmeyin, elimizde bulunan güçlerimiz karşı atağa geçti, onu toplumdan izole edeceğiz... Olmadı bir şekilde önceki lidere yaptığımız gibi alaşağı ettiririz. Gerekirse fiziksel güç dahi kullanırız.... Benim de naçizane size bir sualim olacak..."

                "Dinliyorum..."

                "Yakın geçmişte tayin ettirdiğiniz liderler, taşıdıkları sağcı, solcu, dinci, milliyetçi, muhafazakar, sosyalist, komünist vb. misyonlarına uygun görünümü, yapıyı yakın zamanlara kadar korudular. Böylece partilerin lider ve yöneticileri; taşıdıkları misyona inanan tabanı dizginleyebildi, gerektiğinde ise programa uygun olarak atağa geçirttirebildi, toplumsal kaos yaratabildi... Sonra yeni programlarınızı uygulamaları nedeniyle taşıdıkları misyona aykırı hareket etmek zorunda kaldılar. Bu nedenlerle toplumun bir kesimi artık görüş ve düşüncelere, misyonlara da inancını yitirdi veya yitirmek üzere...

Sizler daha iyi biliyorsunuz; hümanist görünen lider, iktidarda emperyalist söylemlerde bulunmaya, insan haklarına karşı harekete geçmeye başlamayla; dini kisveyle simgeleşen lider; iktidar partisi oldu-ğunda tabanının giyim kuşamına karşı hareket etmeyle, alt gruplarının bağlı olduğu tarikat ve cemaat gruplarını hırpalanmasına sessiz kalmakla; milliyetçi alanda simgeleştirdiğiniz lider; diğer bir milliyetçiliği kullanan liderin yasal affında vasıta olmakla... örnekleri çoğaltabilirim...   Bunun alt yapısını hep merak etmişimdir... Neden?"

                "Merakını yenmek zorunda değilim ama yine de izah edeyim; artık yeni bir düzen kurmaktayız. Bazı dünya ülkelerinde olduğu gibi sizin ülkenizde de eskiden pompaladığımız ve o zamanlar gerekli olan ülke içi fanatizme, kaosa, teröre artık gereksinimimiz kalmadı... Hatta zararlarını da görmeye başladık. Çağdaş programımız buna göre düzenlendi. Katılığı yok etme, en azından inceltmek için belirttiğin misyonları taşıyan lider-lere, misyonlarına aykırı hareket edilmesi konusunda direktif içeren programlarımızı  uygulatmakla seçmen tabanlarını dolayısıyla etkileme olanağımız olacaktı... Bundan da iyi sonuçlar aldık... Ki yeniler bunu baştan taşıyorlar.. Sözünü ettiğin sorunlar bunlarda yaşanmayacak; hatta aralarından hangisini  sağcı, hangisinin solcu yapalım diye tereddüde dahi düştük. Çünkü tümü birbirinin benzerleri..."

Ber, belki de çok az insana nasip olacak özel bir toplantıyı izlediği-nin olgunluğuyla kısa zamanda neler alabilirim, diye düşünerek fareyi rast gele tıklayarak bir bölümden diğer bölüme geçiyordu. Bölümlerin bazılarında çoklu gruplar, bazılarında yazılar, bazılarında ise ilgili yerin yaşanmış veya yaşanmakta olunan görüntüleri vardı. Hızlı geçişlerdeydi... Geçmişi, şimdiki anı, geleceği sanki aynı anda yaşıyordu. Düzenleme rapor kayıtları alanındaydı. Gelecek önceden tespit edilmiş olduğundan, gerçekleşmiş sayılırdı. Çünkü olacağı kesin olan şey olmuş gibidir... Geçmişte olanlar ise sürekli tekrarlanmaktaydı, yenilenmekteydi. Geçmiş ve gelecek özelliğini yitirmişti. Önemli olan şu andı. Çünkü şu an tüm zamanları yaşayabiliyordu.

 

                                                                              ....

 

                "Efendim! Teslimden önce sizlerle varmış olduğumuz mutabakata halen sadığız. Bu konuda şüpheniz olmasın... Ama her iki topluluğun milliyetçi duyguları çok hassas ve acıları halen dinmemiş... Adım adım sonuca gidiyoruz... Şimdilik adi mahkumlar için af çıkarılmasını sağladık... Tepki düşsün, genel affa ve idamın kaldırılmasına kadar götüreceğiz işi..."

 

                                                                              ...

"Gereken yapılıyor. Örgütlerden ses pek çıkmıyor...

Yeşil Rengi Seven Gruplara üye olanları; inancı gereği yeşil kurdelası çıkarmak istemeyen kızların okula girmelerini yasaklayarak, onlarda oluşmuş negatifsel  tepkileri ortaya çıkarıp bastırdık, izole ettik, güçlerini bitirdik. Bunlar dışında temel renkler olan kırmızı, sarı, mavi renklerin de yasaklanmasını sağladık.

Böylece değişik gruplar standardın dışında tablolar hazırlayamayacaklar. En hassas konularda gerekli yasaklamalara yavaş yavaş gidilmekte, doğrudan yöneldiklerimiz dışında yandaşlarından tık yok, merak etmeyin... Bu bahaneyle gerekli korkuyu içlerinde duyumsa-malarını sağladık..."

 

                                                                              ...

 

                "Yo... Bu kez paramızın devalüe edilmesinde bir sorun çıkmayacağından resmi anlamda güvenlik müdahalesine gerek yok, sanırım..."

 

                                                                              ...

 

"En yakın yandaşımız Birleşik Devletin, güneşin doğduğu yönün ortasında bulunan bölgesine gerekli müdahaleyi yapması için zemin hazırlıyoruz... Aksi halde bizlerin ve yandaşlarımız grupların çıkarları büyük risk altında... Öyle bir olay olacak ki; hiçbir ülke müdahale etmelerine karşı koyamayacak, aksine desteklemek veya sessiz kalmak zorunda olacaklar... Bu olay nedeniyle diğer ülkeler de pasifize edilecek, Amar'ın babasının başkanlık yaptığı Filistin’le, Irak’la ve militan halka sahip ülkeyle ilgili sorunlarımız da bu kargaşada çözülecek... Gruplarımız-da ağırlığını hissettiren yandaşlarımızın ırkdaş ve dindaşları olan Nili Geçenler namlı İsrail Devleti'ne de rahat nefes alabileceği alan ve ortam sağlanacak..."

 

                                                                              ...

 

                "Ülkenizde ki bireylerin yandaşlarımıza karşı yönelttiği negatif bazda beyinsel enerji yükünde KitleTepkiselEnerji Ölçer cihazımız artış kaydetmekte... Verdiğimiz süre içinde bunu çözemediniz... Neyse şirket-lerimiz kanalıyla destekte sağlayıp, bir şekilde ayarlamalar yapacağız... Belki bunun için erken... Öncelikle, Evrensel Futbol Turnuvasında ülkeni-zin belli bir seviyeye getirtilmesi ve bu anlamda bu beyinsel negatif enerjinin pozitive dönüşmesini sağlayacağız..."

 

                                                                              ...

 

                "Bizim farkımıza varan ve programda sapma yapan bazı kişiler bizlere ve sizlere zararlı olabilir. Bunların, bizleri deşifre etme uğraşına girdiklerini duyduk...

Ayrıca bağlı güçlerimizden ayrılıp, dışında kendi başlarına buyruk güçler oluşturma peşinde olanlar var... Bunları bir şekilde çözün, dağıtın... Bunların sessizce yok edilmesi gerekiyor... Diğerlerine de örnek olur. Ayaklarını denk alırlar..."

 

                                                                              ...

 

                "Bazı gruplar kanalı ile çıkan ve çıkarttığımız tarafımızca da destek-lenen ilahi olmayan yeni dinler, mezhepler, tarikatlar sorumlu bulundu-ğunuz ülkenin yurttaşlarınca nedense pek benimsenmedi. Yine, eski yandaş grupları desteklemeye devam etmek zorunda kalacağız...

Bu gerçekleşseydi, lider kadrosunun tümü yandaşımız Birleşik Devlet'in elinin altında olmasından dolayı dünyayı yönetebilmek çok daha kolay olacaktı. Böylece tek din, tek kültür anlayışı veya en azından birleşik düşünceler oluşturabilecektik... Buda yeni dünya düzenimiz için önemli bir aşama olacaktı.

 Bu alanda İkinci düzenleme raporumuzdaki; ülkenizdeki dinsel, kültürel reform çabaları da pek belirgin etki sağlamadı.

Sanırım, üzerlerine çok gidilmesinden tepki düzeneklerini de kaybetmişler... Bazen belirli taktiklerle gerektiğinde kullanabilmek için tepki yönlerini yeterli düzeye kadar çıkarın, canlandırın, bileyin... Aksi halde raporları düzenlerken öngörülen tepki olaylarında sapmalar meydana gelir ve raporun geri kalan kısmının uygulanabilme olasılığı düşer...  Ha! Unutmadan, dinsel liderlerden Nemlihoca, yandaşımız Birleşik Devletle iyi ilişkiler kurarken saman altından da su yürütüyor. Raporlarımıza karşı ileride bazı sapmalar meydana getirmeye namzet... Bildirdiğimiz özel sırlarımızı açıklayabilir. Onu bir şekilde sıkıştırın, korkutun... Ülkenizden kaçarak yandaşımız Birleşik Devlete sığınmak zorunda kalsın... Nasıl olsa orada onu kontrol etme imkanı bulunur..."

 

                                                                              ...

 

"...Ayrıca Sayın Başkan bir sorunumuz var. Şöyle ki: Yeşil kurdele olayında beklenen fiziksel tepkiyi, tamamen ezilmemek için göstermeyen yeşil grup, kurdele giyiminin demokratik hak olduğundan bahisle kulis çalışması yapmakta ve Uluslararası Çağdaş İnsan Mahkemesine bu yönde başvuru hazırlığında... Oradan istedikleri gibi bir karar alırlarsa, onları sindirmede kullandığımız en iyi bahanelerimizden birinin elimizden alınacağı korkusunu yaşıyoruz..."

"Hiç merak etme... Yazman, bunu da not al... Gerekli yerlere gerektiği şekilde hareket edilmesi için rapor gönderilecektir..."

 

                                                                              ...

 

                "Uzun yıllardır tarihin karanlıklarına gömdüğümüz etkileri büyük ölçüde izole edilmiş, ‘Fizik Ötesi Dünyadaki İyi Ruhlar Grubu’ yeniden teşkilatlanma ve harekete geçme planları yapıyor... Kendi örgütlenme-lerini gerçekleştirmeye, Fiziksel Dünyadan yandaş insanlar bulmaya çalışıyorlar... Harekat alanları; büyük yoğunlukla internet alanında olacak. İnternet kullanımının kısıtlanması, zorlaştırılması için elinizden geleni yapın. Düzenlemeyi de çok sert yapmayın! O alanda bizler de olacağız, ona göre...  Bunlarla ilişkiye giren fiziksel dünya insanlarını bir şekilde dikkat çekmeden etkisiz, pasif duruma getiririn... Aç bırakın, işlerini ellerinden alın, dikkatlerini başka yönlere çekin... Şimdilik hasada girme-yin... Zaten ülkede yeteri kadar faili meçhul cinayet var... Artık biliyorsu-nuz Yeni dünya düzeni felsefemiz var..."

"Ama efendim! Çağdaş devletlerde bu konuda özgürlük var... Dikkat çekmez mi?  Ayrıca bilişim özgürlüğünü engellemek için teknik alt yapımız da yok..."

"Size göre daha çağdaş olan Devletlerde var edilen özgürlüğün düzenlemelerimize yararı var. İnsanlar yine de programa uyuyor bir şekilde... Sizde bu tür bir özgürlük; sapmalara yol açabilir... Engellemeniz gerekiyor... Kontrol olanakları kısıtlanıyor... İnternetteki bilgi alışverişini İzleme grubu dahi izlemekte zorlanıyor, düzenleme yapın... Zorlaştırın... Sorun çıkaracak, korkutucu kurallar ortaya koyun..."

 

                                                                              ...

                "Evet, size katılıyorum... Toplumdaki algılamalar gittikçe  gelişiyor, Düzenleme raporundan az da olsa alıntılar elde edenler eskisine göre çoğaldı... Ama bunun devamını şimdilik önledik... Ülke için çok önemli miktarda para birkaç kişiye peşkeş çekilip, halkın ekonomik yönden zayıflaması sağlanarak dikkat dağılımı noktasına getirdik... İnsanlarımızın beyinlerini, midelerine indirdik... Pasif moda geçirdik çoğunu... Sizin bekletmekte olduğunuz yeni liderlere alan açtık... Umutları sizin yandaşla-rınıza ve finans kurumlarınıza bağladık... Belirli alanlarda kitle psikolojisi oluşturarak yönetmemizde daha bir kolaylık, sağladık...."

 

                                                                              ...

 

                "Uyanan bilinçli bireyselleşmeyi yavaşlatmak için gereğini yapın... Tek tek bireylerle uğraşmak istemiyoruz. Denetimde sorun çıkıyor... İzleme grubu bundan şikayetçi... Örgütlülüğü yükseltin... Kanalize etme, etkileme kolaylığı sağlayın..."

 

                                                                              ...

 

                "Sanat, edebiyat konusunda tekelleşme yıkılmak üzere... Kontrol edebildiğimiz gruplar dışında bireysel kalan yazar ve çizerleri izlemekte zorlanıyoruz."

                "Korkmanıza gerek yok... Bilerek veya bilmeyerek düzenleme-lerimize yararlı hizmetler sunan kişi ve gruplara yardımcı olmaya devam edeceğiz... Onları ödüllendirerek, yardımda bulunarak, yücelterek yapıla-rını devam ettirmelerini teşvik edeceğiz ve başka sanatçılara, yazarlara o doğrultuda hareket etmeleri yönünde imrendirme sağlatacağız...  Gerekli reklam pompalaması yapılacaktır... Düzenlemelerimize zararlı yayıncıları, yazarları yalnızlaştıracağız..."

                "Beyinsel ve ruhsal enerjileri kanalize ettiğimiz alandan farklı yönlere çeken sanatçılara, yine de dikkat  edin!..."

 

                                                                              ...

 

                "Efendim! Erken seçimle ilgili raporlarınızda özümseyemediğimiz bazı noktalar var."

                "Örneğin?..."

                "Kurulan ve bir şekilde değişik elbiseler giydirilen makyajları taze-lendirilen ve sizlere bağlı yerel düzenleme  gruplarıyla ilişkili bazı partiler de yetkin, yeterli, sadık, değerli görevliler yerleştirilmiş olmasına rağmen, onların oy kaybına uğramasına neden olacak iki üç partinin önünün kısmen açılması düzenlemenizi anlayabilmiş değiliz... Gerçekten demok-ratik kuralların tamamen işletilmesine yönelik bir düzenleme olarak mı algılamalıyız?... Hele, size güvence vererek iktidara gelen ve sonra üst üste sürekli raporlara karşı direk sapmalar meydana getiren dini motifli bir partiye karşı bazı süreçler ile toplum psikolojisini kanalize ederek bin bir güçlükle kurtulmuşken, ondan doğan bir partiye yol açmak..."

                "Tarihsel etkimiz en iyi eğitmendir. O; önceki liderine olanlar nedeniyle terbiye edilmiş sayılır. Ki programımızdan en ufak sapmala-rında dahi önüne çıkarılacak her tür engellemelerin içeriği de düzenlendi.  Ayrıca ona gereksinimimiz var. Olan ekonomik, siyasal, sosyal, gelişim ve değişimlerden etkilenen bireylerin sapma meydana getirerek bağlı oldukları gruplardan başkaca gruplara yöneldikleri bir ortamda, en azından bizimle bağlantısını, etkileşimini koparmayacak bir partiye yönelmeleri bizim lehimizedir. Umutlarını bağladıkları yerlerde önceden hakimiyet sağlamak da önemlidir... Ayrıca, bizlerin parti ayırımı gözetme-diğimizi biliyorsun. Hangi renk ve seste parti ve grup olursa olsun önemli olan; düzenleme raporlarına dolayısıyla çıkarlarımıza hizmet sunulma-sıdır. Tek başına iktidar yapmamaya çalışacağız. Onla koalisyonu ise, yandaşlarımızın etkin olduğu grup veya gruplar oluşturacaktır."

                "Efendim! Daha önceden dışladığımız gibi dışlayarak, oyların diğer partilere kayması yolunu da tercih edebilirdiniz."

                "Aslında ona gereksinimimiz olmasının en büyük nedeni şudur: Ülkenizle asya ülkelerine, özelde ortadoğuya karşı yandaşlarımız Birleşik Devlet ile Güneşin Üzerinde Doğmadığı Ülkenin yapacağı ortak harekatta en büyük korkumuz özelde SodGom Ülkesi toplumun da dini ve muhafazakar değerlere önem veren grup ve bireylerin tepkisel eylemde bulunmalarıdır...

                On bir yaramaz kardeş çocukla baş etmeye çaba harcamak yerine bir tane olan babalarını etkileyip çocuklarının üzerinde otoritesini, etkisini hissettirmesini sağlamak en kısa ve kolay bir yoldur. Kendi değerlerine yakın birini iktidarda gören halktaki taban ve sempatizanları da sessiz kalacaklar, tepkileri zayıflayacaktır. 

                Raporlarımıza uygun hareket etmediği takdirde iktidardan atılacağı bilinciyle uygulamalara göz yumacaktır. Bunlar; liderin kendi uygulama-ları sayılacağından, olacak uygulamalara muhalif kalması önlenmiş ola-caktır.

                Bu işin zevkli yan ürünleri var. Her işe Tanrısının adıyla başlayan lider ve tabanının bizi ilah olarak kabul etmesine, olacak uygulamalara ‘Derin Dünya devletinin adı ile...’ diyerek başlamaları ve besmelelerinin değişmesi sağlanacaktır. Onlara kendi Tanrılarından daha yüce olduğu-muzu uygulamalı öğreteceğiz.

                Buna benzer düzenleme ve uygulamaları, bundan önce denemiştik, başarılı da olmuştu.. SodGom ırksal milliyetçi grupların aleyhine olan bazı kararları, onların desteklediği partiyi başa getirerek elde etmiştik. Bir iki küçük dernek dışında ses çıkaran oldu mu?... Kendi liderlerine, çıkar sağladıkları partilerine karşı çıkamadılar...

                ...daha bir çok hayırlı sonuçları olacaktır..."

                "Çok iyi algıladım, efendim... Sizi yoracağız ama, SodGom Ülkesi etnik kimliği dışında bulunan ve bir ara tasfiye ettiğimiz İllegal-ABCD Partisinin legal uzantısı Legal-Dowko Partisinin gelişimini önlememizi neden engellediniz?... Arkadaşlar merak ediyorlar."

                "Onlardan birkaç tanesinin Merkez Halk  Temsilciliğine  seçilme-sinin yararları olacaktır. Biliyorsunuz; İllegal-ABCD partisinin kısmen siyasallaşmasını istiyoruz. Önceki silahlı mücadelelerinden gerekli çıkar-ları elde ettik. Ülkenizle o partinin silahlı mücadelesinin bizim için yararı kalmadı... Ancak ülkenizin raporlara karşı sapma meydana getirme olasılıklarında onların yeniden silaha başvurmaları sağlanacaktır...

O örgütte bizim ve programlarımızın farkımıza varıp sapma yapmaya başlayan liderini de, yandaşımız Nili Geçenler Kavim Devlet'in ajanlarını kullanarak size teslim ederek sonlandırdık... Bu iyiliğimizi unutmasınlar.

                "Efendim! Bunları bizlerde biliyoruz..."

                "Çok sabırsız olmak, SodGom Ülkesi yurttaşlarının genel özelliği... Senin konuna geliyordum.

Sözünü ettiğim MiMuhDi, Partisinin gelişimini önleme istemeyişimiz nedenlerine benziyor...

Şöyle ki; Güneşin Doğduğu Yönün Ortasında Bulunan ortadoğu ülkelerine gruplarımızın ekonomik, siyasal, sosyal çıkarı için yaptıraca-ğımız soğuk, sıcak, ılık psikolojik savaş ortamında, sınırınızda bulunan Uzak Devletinin güneyindeki bölümde o örgütü yararımıza kullanabi-liriz...

SodGom Ülkesi yönetimi ile Uzak Devletin Güney Bölümündeki yönetim de bazı çatlak sesler var. Devam ettiği takdirde bunların izolasyo-nu temin edilecek...

Sodgom ülkesi programımıza karşı sapma meydana getirme riskine karşı sürekli illegal ABCD örgütü ve güney bölgesi tehditi sıcak tutula-caktır. 

Güney Bölümü Yönetimleri isteklerimize uyduğu sürece bu yönetim desteklenecek ve SodGom Gücünün etkinliği azaltılarak oradan çıkması sağlanacak...

Şayet, Dowko Etnik Devletini kurma amacında olan Güney Bölümü Yönetimi isteklerimize uygun hareket etmediği takdirde; bu kez SodGom Ülkesi Gücünün, İllegal-ABCD Militanlarını da kendi lehine kullanması ayarlanarak, Güney Yönetimini tasfiye etmesi sağlanacak... Bu durumda, bizlerin programlarına aykırı hareket etmeyecek yönetim, tarafımızca oluşturularak, SodGom Ülkesinin gücü geri çektirilecek yada etkinliği azaltılarak bizim adımıza orada maaşlı nöbet tutturulacaktır. 

İşte bu son olasılıkta, Legal-Dowko Partisinin büyük yararları olacaktır. SodGom Ülkesinin Dowko ırkına sahip yurttaşlarını sessizleştir-mede, İlegal-ABCD Örgütü Üst düzey yöneticilerini ikna etmede araç olarak kullanılacaktır. Ayrıca...."

 

                                                                              ...

 

                "Efendim! Kötü ruhların Fiziksel dünya ve ötesi dünyada bazı parçalanmalara, hatta bazen karşılıklı mücadelelere girdikleri konusunda duyumlar alıyorum?..."

                "Sadece Fiziksel Dünyada gerçekleşen ve tarihsel kötü ruh kimliğini unutan inkarcılardan kaynaklanan ayrık sapmalar... Çok önemli değil... Gerekli uyarılarda bulunuyoruz... Bu durumlar çok yinelenirse iyi ruhların yarar elde edecekleri anlatılıyor. Bir yerde çıkar varsa insanoğlu ortak çıkarları unutup bazen aşırı bencilleşebiliyor.. Ortak çıkarların, bireysel çıkarları da beraberinde sunduğunu duyumsamayan hainler bazen çıkıyor... Bir de ruhsal deviniminde, önceki yaşamında iyi ruh konumunda olanların, iyi ruhluluğu bilinç altından nüksedebiliyor..."

 

                                                                              ...

 

                "Çok önemli bir kişi var, bunla..."

Ber, tüm enerjisiyle algılamalardayken; kapı zili benzeri sesler duy-maya başlamıştı.

Telefon  sesleri, kapı zili sesleri beyninde uğuldadı.

Kulaklarının sesten ağrıdığını hissetti.

Görüntüler, sesler kayboldu birden...

Artık; bol ekranlı alanda olmadığını fark etti.

Her taraf karanlıktı ve ne bir görüntü ne de bir fısıltı vardı.

Sadece zil sesleri kulaklarında sürekli çınlıyordu...

 

Gözlerini açtığında kanepenin üzerinde terlemiş bir halde buldu kendini...

Telefon ile kapı zili aynı anda çalıyordu.

                Önce telefonun ahizesini kaldırdı.

                "Sap’ın evi mi?"

                "Değil," diyerek yanıtladı, Ber.

                "Özür dilerim, yanlış çevirdim galiba..."

                Kapıya yöneldi, açtığında kapıcıyla yüz yüze geldi.

                "Hayırdır?..." dedi titrek ve sinirli bir sesle, Ber.

                "Bir ihtiyacın..." sözünü bitiremedi. Ber’in yüzüne daha dikkatli bir şekilde bakarak, "Sana ne olmuş Ber bey?" dedi.

                ".........................................?!"

                "Yüzün..."

                Ber, "Kap Bey!" diye bağırdı. "Bir şeye gereksinimim olduğunda  sana haber veririm. Senin sormana gerek yok!" dedikten sonra kapıyı çarptı.

Kapıcının endişeyle yüzüne bakması şüphelendirmişti, Ber’i.

Lavabo aynasına yöneldi. Alnının; bir elin ayası kadar alanının kıpkırmızı, saçlarının neredeyse dikleşmiş olduğunu, yüzünün kirecimsi beyaz, göz bebeklerin ela yerine gök mavisi rengine dönüşmüş olduğunu gördü.

Sabaha kadar izlediklerinin bedensel yansımasıydı. Normaldi, ‘geçici bir durum,’ diyerek kendisine telkinde bulundu. Şaşkın birinin çaldırdığı telefon ile kapıcı Kap'ın kapı zilini çaldırması raporların devamını izlemesini engellemişti. Buda bir düzenleme olabilir miydi?.. Bu düşüncesine için için güldü.

Yaradan'ın günü çoktu... İleriki günlerde kaldığı yerden devam edebileceği inancını taşıyordu.

Bugün, Yargı Grubunda bir duruşması vardı. Acele etmeliydi...

Sonraki Sayfa