bu sayfa sadece Rimbaud'nun "Sensations" şiirine ve çevirilerine ayrıldı. fikir ilk olarak sevgili şiir dostu arkadaşım Yasemin Gök'ün Rimbaud'nun "sensations" şiirinin üç farklı çevirisini bana göndermesiyle oluştu. gönderdiği zaman, tam da şair dostlarla çeviri şiir üzerine konuştuğumuz bir zamana rastlıyordu. aynı şiir nasıl farklı duyarlıklarla çevriliyor, aynı şiir tekil seslerde nasıl algılanıyor? bu çevirilerin şahsında genel olarak şiirin şiir okuru tarafından algılanış biçiminin de her bir seste farklı helecanlar yaratması açısından aynı eksende olduğunu söyleyebiliriz. ne yazık ki şiirde, sayıları iki elin on parmağını geçmeyecek sayıda olan bu işin kuramıyla ilgilenenler hemen hemen yalnızca şiir ve şair ekseninden dışarı çıkamamışlar ve şiir okuyucusunun okuma biçimleri ile şair ve şiir arasındaki köprüleri dikkate almayarak gözardı etmişlerdir. kurulan köprü, hemen hemen her zaman sadece şairi ile şiiri arasında olmuştur. yalnızca arada çıkan istisnai birkaç şair, okurunun okuma biçimlerini gözönünde tutarak şair-şiir-okur köprüsüne önem vermiş ve sahip çıkmışlardır. bir gün şiir sosyolojisinden de bahsedilecektir. işte o gün; şiir okurunun bir şiiri nasıl okuduğu konusu ile aynı şiirin farklı şiir okurlarında yahut da aynı şiir okurunda farklı zaman ve farklı mekanlarda yarattığı helecan farklılıkları şiir sosyolojisinin başlıca uğraş konuları olacaktır.
Par les soirs bleus d'été, j'irai dans les sentiers, Picoté par les blés, fouler l'herbe menue : Rêveur, j'en sentirai la fraîcheur à mes pieds. Je laisserai le vent baigner ma tête nue. Je ne parlerai pas, je ne penserai rien : Mais l'amour infini me montera dans l'âme, Et j'irai loin, bien loin, comme un bohémien, Par la Nature, - heureux comme avec une femme.-helecanlar- yazın mavi akşamlarıyla ineceğim patikalara buğdaylarla bezeli ufak otları çiğneyerek: ayaklarımda o tazelik, aklım bir karış havada bırak yıkasın çıplak başımı rüzgar diyerek konuşmayacağım, düşünmeyeceğim bir an bile: lakin tırmanacak içimde bitmekbilmez aşk ve ben uzağa, uzaklara gideceğim derbedercesine doğayla, ve mutlu, sanki bir kadınlaymışçasına çeviren: reha yunluel
Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın, Gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara. Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara. Ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim; Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi; Göçebeler gibi uzaklara gideceğim; Mes'ut sanki yanımda bir kadın varmış gibi. çeviren: Orhan Veli
Gezineceğim mavi yaz akşamları patikalarda, Ezerek cılız otları, benekli buğdaylar arasından Dalgın, serinliğini hissedeceğim ayaklarımda! Açık başımı terkedeceğim yıkanmağa rüzgara! Konuşmayacağım, asla düşünmeyeceğim Fakat hudutsuz bir aşk kaplayacak benliğimi; Ve ben bir çingene gibi, uzağa, çok uzağa gideceğim Tabiatın koynunda bir kadınla yaşar gibi. çeviren: Oğuz Arıkanlı-sansasyon- Ekili tarlalardan, mavi bir yaz akşamı Ince otlar üstünden, yollara düşeceğim. Dalmışım, bir serinlik alacak tabanımı Havalansın saçlarım yele koyvereceğim. Düşünmeyeceğim hiç, tek söz etmeyeceğim. Beni yüceltecektir bitmez tükenmez sevi Başıboş uzaklarda, eriyip gideceğim Doğayla mutluyum ben, sanki kadınla gibi. çeviren: Faruk Sur